Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sünnet Bilinci

Seyyid Kutub

En Yeni Sünnet Bilinci Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Sünnet Bilinci sözleri ve alıntılarını, en yeni Sünnet Bilinci kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"La ilahe illallah", şehadet cümlesinin Arapların idrakinde derin ve pratik bir etkisi vardı. Çünkü onlar dillerini çok iyi biliyorlardı. "La ilahe illallah" cümlesiyle Allah'ın şeriatından başka bir şeyle hükmetmenin bir kalpte veya bir yerde bir arada olmayacağını ya da Allah'la beraber başka ilahların olamayacağını da anlamışlardı. Onlardan hiçbiri, "La ilahe illallah" şehadet cümlesini, bu gün kendilerini müslüman zannedenler gibi, bu derece basit, işlevsiz ve gülünç bir şekilde anlamıyordu.
Sayfa 176 - Ehil yayıncılıkKitabı okudu
Hakkın varlığı tek başına batılı rahatsız etmeye yeterlidir. Ve bu varlık, batıl için bir savaş nedenidir. Bu Allah'ın kanunudur. Şüphesiz fonksiyonunu yerine getirecektir.
Sayfa 171 - Ehil yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Bugün insanlık büyük bir batakhanede yaşamaktadır. Gazetelerine, filmlerine, moda gösterilerine, güzellik yarışmalarına, dans pistlerine, meyhanelerine, radyolarına, çıplak etin sergilendiği çılgın pazarlarına, sanat, edebiyat ve diğer reklam araçlarındaki iğrenç görüntülerine ve hastalık saçan duygularıma kadar... Diğer taraftan, faiz düzenine, onun arkasında gizlenen tefeciliğe, mal toplamak ve sömürmek için başvurulan alçakça yöntemlere, yasallık kisvesine bürünmüş şans, hile ve piyango oyunlarma. Öte yandan, her insanı, her aileyi, her düzeni ve insan topluluğunu tehdit eder duruma gelen ahlâksal ço küntü ve toplumsal bozulmalarına Evet, bütün bunlara bir kere bakmak, şu cahiliyyenin gölgesinde insanlığın sürüklendiği korkunç sonucu anlamak için yeterlidir.
Sayfa 162 - Ehil yayıncılıkKitabı okudu
Cahiliyyede kadın değersiz bir yaratıktı. Erkek onun bütün haklarından yararlandığı halde o, hiçbir hakkını kullanamazdı. Mihri elinden alınır ve sırf zarar vermek ve zulmetmek için bekletilirdi (Bakara, 231). Kocasından haksızlık görür onun tarafından terk edilirdi. Bazen de askıda bırakılırdı (Nisa, 129). Sırf erkeklerin yiyebildiği, kadınların tamamen yoksun bırakıldığı bazı yiyecekler de mevcuttu (En'am. 140). Bir erkek rahatlıkla dilediği kadınla herhangi bir sınırlamaya maruz kalmadan evlenebilirdi (Nisa, 3).
Sayfa 158 - Ehil yayıncılıkKitabı okudu
Her cahili düşüncenin etrafına bulaştırdığı birtakım kirleri vardır.
Sayfa 154 - Ehil yayıncılıkKitabı okudu
Şükür ve ifa ile ödenmeyen şu ihsana şu iyiliğe bakın... "Onları arındırıyor..." Onları temizlemekte, yüceltmekte ve arındırmaktadır. Kalplerini düşüncelerini ve duygularını temizlemektedir. Evlerini, eşyalarını ve ilişkilerini temizlemektedir. Hayatlarını, toplumlarını ve düzenlerini temizlemektedir. Onları; çirkin putperestliğin, hurafe ve efsanelerin pisliğinden insanı ve insanlığın anlamını alçaltan tören, arma, alışkanlık ve gelenekler gibi sosyal hayattaki kirli izlerinden temizlemektedir. Cahiliyye hayatından ve onun bulaştığı duygulardan, sembollerden, geleneklerden, değer ve kavramlardan temizlemektedir.
Sayfa 154 - Ehil yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Kuşkusuz yüce Allah, âlemlerden müstağnidir. Zayıf insan ise fakir ve muhtaçtır. Ancak yüce Allah, bu zayıf yaratığı kuşatıyor, iyiliğiyle sarıyor ve davetiyle destek oluyor. İşte bu zengin zat, fakire hitap ediyor, onu davet ediyor ve davetini tekrarlıyor.
Sayfa 154 - Ehil yayıncılıkKitabı okudu
Kuşkusuz peygamberlerle müminler arasındaki bağ, ruhun bir diğer ruhla kurduğu bağdır.
Sayfa 152 - Ehil yayıncılıkKitabı okudu
Bugün insanlık her zamankinden çok bu rahmeti ve esenliği duyumsamaya muhtaçtır. Çünkü insanlık, büyük bir bunalım ve şaşkınlık içinde yaşamaktadır. Materyalizmin bataklığında savaşların cehenneminde kıvranıp durmaktadır. Kalpler ve ruhlar kaskatı kesilmiştir.
Sayfa 128 - Ehil yayıncılıkKitabı okudu
İşte bu Mü'min imansız bir dünyada yaşayamaz. İmanın egemen olduğu bir dünyayı kurmak için cihad etmeden oturamaz.
Sayfa 119 - Ehil yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
İşte bu İslam ahlâkı, bütün kusursuzluğu ile, bütün güzelliği ile, bütün dengeliliği ile, bütün doğruluğu ile, bütün sürekliliği ile ve bütün kalıcılığı ile Hz. Muhammed'in kişiliğinde somutlaşmıştı. Yüce Allah'ın şu yüce övgüsünde ifadesini bulmuştu: "Ve sen yüce bir ahlâka sahipsin."
Sayfa 110 - Ehil yayıncılıkKitabı okudu
İslam ahlâkı sadece, doğruluk, güvenirlilik, adalet, merhamet ve iyilik gibi bireysel üstün niteliklerden ibaret değildir. İslam ahlakı kusursuz ve insanın her türlü ihtiyacına cevap veren yeterli bir hayat sistemidir.
Sayfa 109 - Ehil yayıncılıkKitabı okudu
İslam ahlâkı gökten kaynaklanır, göğe dayanır. İnsanlar yüce ufuklara yönelsinler diye gökten yere yöneltilen çağrıdan kaynaklanır. İnsanlar güçleri oranında gerçekleştirsinler, istenen yüce insanlığı yaşasınlar, yüce Allah'ın kendilerine biçtiği değere ve yeryüzü halifeliğine layık olsunlar ve "Güçlü padişahın huzurunda doğruluk koltuklarında" (Kalem, 55) ahiretteki üstün hayatı hak etsinler diye vurgulanan Allah'ın sınırsız, sonsuz sıfatlarına dayanır. Bu yüzden İslam ahlâkı yeryüzünde geçerli olan herhangi bir anlayışla sınırlı değildir, hiçbir bağla kayıtlı değildir. İslam ahlâkı sınırsızdır, insanı ulaşabildiği en yüksek zirveye çıkarır. İnsanı yüce Allah'ın her türlü bağdan, her türlü sınırlandırmadan uzak sıfatlarını gerçekleştirmeye, yaşamaya yöneltir.
Sayfa 109 - Ehil yayıncılıkKitabı okudu
Bu inanç sisteminde en büyük çağrı arınmaya, temizliğe, güvenliliğe, doğruluğa, adalete, merhamete, verilen sözü tutmaya, söz ile davranışın birbirini tutmasına, her ikisinin niyet ve vicdan ile uyuşmasına, zorbalığın, zulmün, hile ve aldatmanın, insanların mallarını haksız yere yemenin, dokunulması yasak olan başkalarının ırz ve namusuna tecavüz etmenin, her türlü kötülüğün ve fuhşun önlenmesine ilişkindir...
Sayfa 108 - Ehil yayıncılıkKitabı okudu
Hiç kuşkusuz yüce Allah Peygamberlik görevini kime vereceğini herkesten iyi bilir. Bütün evrensel büyüklüğü ile bu son peygamberlik misyonunu (bu yüce kişiliği ile) Hz. Muhammed'den başkası taşıyamazdı. Ondan başkası bu olağanüstü misyonun üstesinden gelemezdi. O'na denk olamazdı, onun canlı bir tablosu olamazdı. Güzelliğin, kusursuzluğun, büyüklüğün, evrenselliğin, doğruluk ve gerçekliğin doruklarında olan bir misyonu, ancak yüce Allah'ın bu övgüsüne muhatap olan biri taşıyabilirdi. Ancak O'nun kişiliği, sağlam bir iradeyle, dengeli bir psikolojik durumla ve sarsılmaz bir güvenle bu övgüyü karşılayabilirdi.
Sayfa 105 - Ehil yayıncılıkKitabı okudu
79 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.