Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cep Boy

Sünnet-i Seniyye İktisad ve Tesettür Risaleleri

Bediüzzaman Said Nursî

Sünnet-i Seniyye İktisad ve Tesettür Risaleleri Gönderileri

Sünnet-i Seniyye İktisad ve Tesettür Risaleleri kitaplarını, Sünnet-i Seniyye İktisad ve Tesettür Risaleleri sözleri ve alıntılarını, Sünnet-i Seniyye İktisad ve Tesettür Risaleleri yazarlarını, Sünnet-i Seniyye İktisad ve Tesettür Risaleleri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Neam Câmi pek doğru dedin.
Fıtratı aşkla yoğrulmuş gibi sermest-i câm-ı aşk olan Mevlâna Câmi, kesretten vahdete yüzleri çevirmek için bak ne güzel söylemiş: يَكٖى خٰواهْ يَكٖى خٰوانْ يَكٖى جُوىْ يَكٖى بٖينْ يَكٖى دَانْ يَكٖى گُوىْ demiştir.    1- Yani: Yalnız biri iste; başkaları istenmeye değmiyor.    2- Biri çağır; başkaları imdada gelmiyor.    3- Biri taleb et; başkaları lâyık değiller.    4- Biri gör; başkalar her vakit görünmüyorlar, zeval perdesinde saklanıyorlar.    5- Biri bil; marifetine yardım etmiyen başka bilmekler faidesizdir.    6- Biri söyle; Ona ait olmayan sözler, mâlâyani sayılabilir.
Sayfa 76
Madem uful edenlerden ve zeval bulanlardan ruh elini çekti. Kalb dahi mecazi mahbublardan vazgeçti. Vicdan dahi fanilerden yüzünü çevirdi. Sen dahi biçare nefsim, İbrahimvarî لَٓا اُحِبُّ الْاٰفِلٖينَ gıyasını çek, kurtul.
Sayfa 75
Reklam
Madem şu masnuat, elfazdır, kelimat-ı kudrettir; manalarını oku, kalbine koy. Manasız kalan elfazı, bilâ-perva zevalin havasına at. Arkalarından alâkadarane bakıp meşgul olma.
Sayfa 74
Evet, nimet içinde inam görünür; Rahmanın iltifatı hissedilir. Nimetten inama geçsen, Münimi bulursun. Hem, her eser-i samedanî, bir mektup gibi, bir Sâni-i Zülcelâlin esmasını bildirir. Nakıştan manaya geçsen, esma yoluyla müsemmayı bulursun. Madem şu masnuat-ı faniyenin mağzını, içini bulabilirsin; onu elde et, manasız kabuğunu, kışrını, acımadan fenâ seyline atabilirsin.
Sayfa 74
Ahh nefs...
Eğer şu fani dünyada beka istiyorsan; beka fenâdan çıkıyor. Nefs-i emmare cihetiyle fenâ bul ki, baki olasın.
Sayfa 72
Divanlar, Aşknameler, kitaplar...
Derakab zeval ile acılanan mülakatlar, keder ve meraka değmez. İştiyaka hiç lâyık değildir. Çünkü: Zeval-i lezzet, elem olduğu gibi; zeval-i lezzetin tasavvuru dahi bir elemdir. Bütün mecazî âşıkların divanları, yani aşknameleri olan manzum kitabları, şu tasavvur-u zevalden gelen elemden birer feryattır. Her birinin, bütün divan-ı eşârının ruhunu eğer sıksan, elemkârane birer feryad damlar.
Reklam
Faniyim, fani olanı istemem; neyleyeyim?..
 Bir matlub ki, gurubda gaybubet etmeye mahkûmdur; kalbin alâkasına, fikrin merakına değmiyor. Âmâle merci olamıyor. Arkasında gam ve kederle teessüf etmeye lâyık değildir. Nerede kaldı ki kalb, ona perestiş etsin ve ona bağlansın kalsın. Bir maksud ki, fenâda mahvoluyor; o maksudu istemem. Çünkü, faniyim, fani olanı istemem; neyleyeyim?.. Bir mabud ki, zevalde defnoluyor; onu çağırmam, ona iltica etmem. Çünkü nihayetsiz muhtacım ve âcizim. Âciz olan, benim pek büyük derdlerime deva bulamaz. Ebedî yaralarıma merhem süremez. Zevalden kendini kurtaramayan nasıl mabud olur? Evet zâhire mübtela olan akıl, şu keşmekeş kâinatta perestiş ettiği şeylerin zevalini görmek ile meyusane feryad eder ve baki bir mahbubu arayan ruh dahi (لَٓا اُحِبُّ الْاٰفِلٖينَ) feryadını ilân ediyor. İstemem, arzu etmem, takat getirmem müfarakatı...
Sayfa 71
Güzel değil batmakla gâib olan bir mahbub. Çünkü, zevale mahkûm, hakiki güzel olamaz. Aşk-ı ebedî için yaratılan ve ayine-i Samed olan kalb ile sevilmez ve sevilmemeli.
Sayfa 70
elemler ruhta bâki kalır.
Kendine güvenen ve ebedî zanneden mağrur insan, zevale mahkûmdur. Süratle gidiyor. Hane-i insan olan dünya ise zulümat-ı ademe sukut eder. Emeller bekasız, elemler ruhta bâki kalır.
Sayfa 67
Eyvah! Aldandık. Şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik. O zan sebebiyle bütün bütün zayi ettik. Evet, şu güzeran-ı hayat bir uykudur, bir rüya gibi geçti. Şu temelsiz ömür dahi bir rüzgâr gibi uçar gider.
Sayfa 66
407 öğeden 271 ile 280 arasındakiler gösteriliyor.