Sünnet-i Seniyye Risalesi

Bediüzzaman Said Nursî

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Muhabbetullah, sünnet-i seniyyenin ittibaını istilzam edip intac ediyor. Ne mutlu o kimseye ki, sünnet-i seniyyeye ittibaından hissesi ziyade ola. Veyl o kimseye ki, sünnet-i seniyyeyi takdir etmeyip bidalara giriyor.
Sayfa 87
Nasıl şükür, nîmeti ziyâdeleştiriyor; öyle de şekvâ, musibeti ziyâdeleştirir.
Reklam
Bir insan en evvel muhabbetini Allah'a verirse, onun muhabbeti dolayısıyla Allah'ın sevdiği herşeyi sever ve mahlûkâta taksim ettiği muhabbeti, Allah'a olan muhabbetini tenkis değil, tezyid eder. Tenkis: azaltmak, indirmek Tezyid: artırma, çoğaltma
Sayfa 114Kitabı okudu
وَ هُوَ الْعَزٖيزُ الْحَكٖيمُ ٭ وَ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحٖيمُ ٭ وَ هُوَ الْعَلٖيمُ الْقَدٖيرُ “Sadece Onun kudreti herşeye galiptir ve O herşeyi hikmetle yapar.” Rum Sûresi, 30:27.“Sadece O çok bağışlayıcı ve çok merhamet edicidir.” Yûnus Sûresi, 10:107.“Sadece O herşeyi hakkıyla bilir ve herşeye hakkıyla kâdirdir.” Rum Sûresi, 30:54.
Sayfa 112Kitabı okudu
Eyvah! Aldandık. Şu hayât-ı dünyeviyeyi sâbit zannettik. O zan sebebiyle bütün bütün zâyi ettik. Evet şu güzeran-ı hayât bir uykudur, bir rü'ya gibi geçti. Şu temelsiz ömür dahî, bir rüzgâr gibi uçar, gider...
Nasıl berk-i hatif gibi, onun nuru şarktan garbı tuttu. Ve nısf-ı arz ve hums-u beşer onun hediye-i hidayetini kabul edip hırz-ı can etti. Bizim nefs ve şeytanımıza ne oluyor ki, böyle bir zatın bütün davalarının esası olan لَا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُı, bütün meratibiyle beraber kabul etmesin?
Sayfa 144 - Sözler
Reklam
Duamız niçin kabul olmuyor
Eğer desen: “Birçok defa dua ediyoruz, kabul olmuyor. Halbuki, ayet umumidir; her duaya cevap var ifade ediyor.”    Elcevap: Cevap vermek ayrıdır, kabul etmek ayrıdır. Her dua için cevap vermek var; fakat kabul etmek, hem ayn-ı matlubu vermek Cenab-ı Hakkın hikmetine tabidir.    Meselâ, hasta bir çocuk çağırır: “Ya hekim! Bana bak.”    Hekim: “Lebbeyk” der, “Ne istersin?” Cevap verir.    Çocuk: “Şu ilacı ver bana.” der.    Hekim ise, ya aynen istediğini verir, yahut onun maslâhatına binaen ondan daha iyisini verir, yahut hastalığına zarar olduğunu bilir, hiç vermez.    İşte, Cenab-ı Hak, hakîm-i mutlak, hazır, nazır olduğu için, abdin duasına cevap verir. Vahşet ve kimsesizlik dehşetini, huzuruyla ve cevabıyla ünsiyete çevirir. Fakat, insanın hevaperestane ve heveskârane tahakkümüyle değil, belki hikmet-i rabbaniyenin iktizasıyla, ya matlubunu veya daha evlâsını verir veya hiç vermez.
Sayfa 230
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.