"Irkçı kötülüğü anlamaya çalışmak onu sadece besler." Ard arda ırkçı, milliyetçi eserler okuyunca Azerbaycanda büyüdüğüme, yaşadığıma şükreder oldum. Afrikalı bir çocuk kar hakkında ne biliyordusa, biz de ırkçılıkla ilgili onu biliyorduk. Koca bir HİÇ. Kitaplardan, filmlerden, haberlerden öğrendim ırkçılık denen kötülüğü. İnsanlar tenlerinin rengine göre küçümseniyor, aşağılanıyor, hatta canından oluyor. Tüm hayatlarını ezilerek, küçümsenerek, dövülerek yaşıyorlar. Tabi buna yaşamak denirse. Maalesef hala daha gündemde bu konu. Kendini demokratik, barışçıl ilan eden tüm ülkelerde durum bu. Amerika, Fransa, Almanya ve diğerleri.
Kitaba gelince başlangıçı sanki ağır bir kitap olucakmış gibi başlayıp, devamında aşk romanına dönüştü. En önemli konu olan çocuk istismarından bahsedilmiş ama yüzeysel, anne çocuk ilişkisine değinilmis ama yetersiz. Belki de ben beklentilerimi çok yüksek tutmuştum kim bilir?