"Bilgisayarlar ve roketler, kavrayışın degil, keşfin örnekleri," dedi. "Makineleri yapabilmek için
gereken tek şey, bir şey oldugunda, sonuç olarak başka bir şeyin olduğu bilgisi. Bu basit kalıpların birikimi. Bir köpek, kalıpları öğrenebilir. Bu örneklerde 'neden?' yok. Elektrik akımının neden dolaştığını bilmiyoruz. Işığın neden sonsuza dek
sabit bir hızda gittigini bilmiyoruz. Tek yapabildiğimiz gözlemlemek ve kalıpları kaydetmek."
İsmi ilk dikkatimi çekmişti sorgulayan bi insan için hiçbir dine saygısızlık etmeden düşündüren, yalın ve sürükleyici bir kitap. Yaşlı bir adam ve gencin tek bir mekânda geçen konuşmalarından oluşuyor ama asla sıkmıyor. Sonuna kadar keyifle okudum. Bu tür kitapları seviyorsanız ön yargısız şekilde okuyabilirsiniz.
Şimdiden keyifli okumalar.
Dört milyar insan Tanrı'ya inandığını söylüyor fakat çok azı gerçekten inanıyor. İnsanlar Tanrı'ya inansalardı, hayatlarının her dakikasını bu inancın izinde yaşarlardı. Zenginler servetlerini ihtiyacı olanlara verirlerdi. Herkes, doğru dinin hangisi olduğunu belirlemek için zıvanadan çıkardı. Hiç kimse, yanlış dini seçmiş olabileceği ve sonsuz lanetlenme, kötü reenkarnasyon ya da tasavvur edilemeyen başka sonuçları seçmiş olabileceği düşüncesiyle rahat yaşayamazdı. İnsanlar hayatlarını, başkalarını da kendi dinlerine geçirmeye adarlardı.
"Eğer bir kamyonun sana doğru geldiğine inanıyorsan, yoldan çekilirsin. Bu, kamyonun gerçekliğine olan inançtır, insanlara kamyondan korktuğunu söylüyorsan fakat yoldan çekilmek için hiçbir şey yapmıyorsan, bu kamyona duyulan inanç değildir. Benzer biçimde, Tanrı'nın var olduğunu söylemek ve sonra günah işlemeye devam etmek, masum insanlar açlıktan ölüyorken servetini arttırmak inanç değildir. İnanç, en önemli kararlarını kontrol etmediğinde, bu, altta yatan gerçekliğe duyulan inanç değildir. Onlar inanmanın yararına inanıyorlar."