Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tanrı ve Bilim

Jean Guitton

Sayfa Sayısına Göre Tanrı ve Bilim Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Tanrı ve Bilim sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Tanrı ve Bilim kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bilimin azı Tanrıdan uzaklaştırır, ama çoğu, ona götürür. LOUIS PASTEUR
İlk kez saint Thomas d'Aquin ile ortaya çıkıp daha sonra Leibniz ya da Bergson tarafından yavaş yavaş geliştirilmiş biçimiyle-tinselci görüşe göre gerçek, salt bir düşüncedir; öyleyse, tam anlamında, hiçbir maddi dayanağı yoktur: Biz sadece düşüncelerimize ve algılarımıza kesin gözüyle bakabiliriz. Oysa, gerçeğin maddeci anlayışı tümüyle ters bir düşünceyi ortaya atıyor: Demokritos'dan Karl Marx'a dek, tin, düşünme alanı, özdeğin sadece gölge olaylarıdır; özdeğin dışında hiç bir şey yoktur. Varlığın niteliği ile ilgili bu iki öğretiyi, bunlara karşılık olan şu bilgi kuramları tamamlayacaktır: İdealizm ve gerçekçi lik. Gerçek bilinebilir mi?
Reklam
Uzun sözün kısası, bilimsel kuramlarda da, dinsel inançlardaki aynı şeyi bulmuyor muyuz? Tanrının kendisi de fizikçilerin betimlediği gerçeğin en dibinde, algılanabilir, yeri saptanabilir, neredeyse görülebilir değil midir artık?
Bütün yaşamım boyunca, herkesin karşılaştığı bir sorun aklımı kurcalamıştır: Yaşamın ve ölümün anlamı. Bu, aslında, başlangıçtan bu yana her düşünen hayvanın takıldığı tek sorundur. Düşünen hayvan ölülerini gömen tek hayvandır, ölümü düşünen tek hayvandır, kendi ölümünü düşünen tek hayvandır. Karanlıklar içindeki yolunu aydınlatmak, ölüme uyum sağlamak için de yaşama bunca uyum sağlayan bu hayvanın elinde sadece iki ışık var: Birinin adı din, ötekinin adı bilim.
Mutlak kesinlikler ve idealar karışımı olan şu evrende bilim olsa olsa maddeye seslenebilirdi. Yolunda giderken, hatta bir tür gizil (virtuel) tanrıtanımazlığa doğru götürüyordu: Tin'le (ruh, esprit) madde, Tanrı'yla bilim arasında bulunan, kimsenin yeniden tartışma konusu yapmaya cesaret edemediği-hatta düşünemediği- "doğal" bir sınır.
Reklam
Ben hep gize doğru baktım: Gerçekliğin kendisinin gizine. Neden Tanrı var? Bilgiler ufuğunda ilk kez bir takım yanıtlar ortaya çıkıyor. Bu yeni ışıltıları daha fazla gözardı edemeyeceğimiz gibi, neden oldukları bilinç genişlemelerine de kayıtsız kalamayız. Bundan böyle önü müzde bir kanıt değil-Tanrı tanıtlanamaz, dinin önerdiği kavramların dayanacağı bir destek noktası bulunuyor. Hem de bu bilinmeyen ama açık dünyaya yaklaşırken, Tanrı ile bilim arasında gerçek bir diyalog sonunda şimdi başlayabilir. JEAN GUİTTON
Ayrıca, unutmamalı ki, kuşkusuz evrenin ortaya çıkışın dan söz etmek bizi şu kaçınılmaz sorulara götürecektir: İlk "gerçeklik atomu" nereden geliyor? Öyleyse bugün hemen hemen tümüyle bir giz içinde iki sonsuza doğru uzanan bu uçsuz bucaksız kozmik örtünün kökeni nedir?
JEAN GUITTON-Kitaba başlamadan önce aklıma gelen ilk soruyu sormak istiyorum. Bu, felsefe araştırmalarının en tedirgin edici, en baş döndürücü sorusudur: Neden hiçbir şey yok da bir şey var? Neden, şu bizi hiçlikten ayıran "ne idüğü belirsiz" Varlık var? Zamanların başlangıcında ne oldu da bugün varolan her şey, bu ağaçlar, bu çiçekler, sanki hiçbir şey olmamış gibi sokaktan geçen bu insanlar doğdu? Hangi güç evrene bugünkü biçimlerini verdi? Bu sorular benim filozof yaşantımın hammaddesidir; bunlar benim düşüncemi yönetir, tüm araştırmalarımın temelini oluşturur: Nereye gitsem oradadırlar, aklın erişebildiği bir uzaklıkta; hem yabancı, hem yakındırlar; hem iyi bilinirler hem de kendilerini ortaya çıkaran gizden ayrılamazlar. Büyük kararlar almaya gerek yok: Nasıl düpedüz soluk alıyorsak, bunları da öyle düpedüz düşünürüz. En alışık olduğunuz eşyalar sizi en şaşırtıcı gizlere götürebilir. Örneğin, burada, önümde, masamın üstünde duran şu demir anahtar: Onu oluşturan atomların tarihini anlatabilseydim, ne kadar gerilere gitmem gerekecekti? O zaman da acaba neler bulacaktım?
"Tüm bildiklerimizin kökeni hiçlik görünümündeki sonsuz bir enerji okyanusunun içindedir."
Reklam
J.G.- Böyle bir heyecanı anlıyorum. Evrenin başlangıçları ile ilgili en yeni kuramlar, sözcüğün, tam anlamıyla metafizik özellikli kavramlara başvuruyorlar. Bir örnek mi istiyorsunuz? İşte, fizikçi John Weeler'in evrenin yaratılışından önceki bu "bir şey" hakkında şu betimlemesi: "Tüm bildiklerimizin kökeni hiçlik görünümündeki sonsuz bir enerji okyanusunun içindedir."
G.B.- Fizikte yeni bir kavram var ki pratik zenginliğini kanıtladı. Bu, kuantum boşluğu kavramıdır. Hemen açık layalım: Tümüyle bir madde ve enerji yokluğuyla kendini gösteren bir mutlak boşluk yoktur. Galaksileri ayıran boşluk bile tümüyle boş değildir; tek başına kimi atomlar ve çeşitli tipte ışımalar içerir. Doğal olsun ya da yapay olarak yaratılmış bulunsun, salt durumda boşluk sadece bir soyutlamadır: Gerçekte, boşluğun "dibini" oluşturan bir artık elektromanyetik alanı ortadan kaldırmayı başar mak olanaksızdır. Bu düzeyde madde-enerji eşdeğerliği kavramını işin içine sokmak ilginçtir: eğer boşluğun içinde bir artık enerjinin varolduğunu öne sürsek, bu enerji kendi "hal değişimleri" sırasında pekala maddeye de dönüşebilir. O zaman yeni parçacıklar yoktan ortaya çıka caktır. Kuantum boşluğu, böylece, durmak bilmeyen bir parçacıklar balesi sahnesidir; bu parçacıklar, insan aklının kavrayamayamacağı, son derece kısa bir zaman içinde görünüp ortadan kaybolurlar.
Sınırsız enerji okyanusu, Yaradandır. O Duvarın gerisinde duran şeyin ne olduğunu anlayamıyorsak, bunun nedeni bal gibi Tanrının, Yaratılışın gizi karşısında fizik yasalarının ne diyeceklerini bilememeleridir.
G.B.- Boş bir alanı ele alalım. Kuantum kuramı tanıtlamıştır ki buraya yeterli ölçüde enerji aktarırsak, bu boşluktan ortaya madde çıkabilir; bunu genişletirsek, öyleyse başlangıçta, big bang dan hemen önce, ilk boşluğun içine sınırsız bir enerji akısı aktarıldığını, bu akının ilk kuantum değişimine neden olduğunu, bundan da evreni mizin doğduğunu varsayabiliriz.
55 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.