O ömrüm boyunca hiç sevmediğim "beklemek"
artık tek yapabileceğim şeydi. Hırsımın ve aceleciliğimin hiçbir anlamı kalmamış, teslimiyetin damarında akan bir zerre olmuştum.
Bir şey söylediğinde sözünün doğruluğuna değil sana bakılıyor, ne desen geri tepiyor, ne söylesen onların zihnine yapışmış taraflardan biri oluyordun! Oysa gerçeğin taraftara ihtiyacı yoktu. Bizim gerçeğin etrafında bir araya gelmeye ihtiyacımız vardı.
Hiç düşünmeden takip ettikleri geleneklerini bozuk ve menfaatperest bir aidiyet duygusuyla öve öve bitiremeyen, alışkanlıklarını Tanrı'nın dini zanneden... Kendi dinlerini bilinçsizce savunarak herkese ve her yere hakim kılacağı hayaliyle bu sakat hedefe giderken her yolu ve her yalanı mubah sayan... İçi dışı bir olmayan ve bunun kendisi de farkında olmayanlardan beni ayırdığı için Tanrı'ya teşekkür ettim.
Ne taraftan gelirse gelsin zulmü de alkışlamamış, kim olursa olsun zalimi de hiç sevmemiştim. Kaç nefesim kaldığını bilmesem de nefes aldığım sürece sevmeyecektim de. Gerçeğe uyandığımdan beri ne gözlerimi olana bitene umarsızca kapamış ne de insanlar can verirken duyarsız kalmıştım. Hep gerçek bildiğimi söylemeye gayret etmiş, düşüncelerimi korkmadan ve çekinmeden özgürce söylemek için elimden gelen her yolu denemiştim.
İçinizde çok bilgi sahibi ve çok değerli insanlar var. Ama yanlış işletilen düzenin içinde kendi karınlarını doyurma telaşında yaşamaya mecbur bırakılıyorlar. Oysa onların işi karınlarını doyurmak değil aç da kalsalar insanların ufkunu açmaktır
Liderler tek başlarına suçlu ve kötü hale gelmezler. Onları iyiye ya da kötüye eviren, onları vazgeçilmez hale getiren halkıdır. Ülkeleri gerçekte halkları yönetir. Halkın ufka bakmayı istemesi gerek. Ufku açılan halk birilerini koltuğa çıkarmak ya da taraf olmak için değil, bir arada yaşamak olanaklarını daha iyiye götürmek için destekler. Kardeşi kardeşe düşman ettiğini görmezden, söylediği yalanları duymazdan gelemeyiz. İşi düşmanlığa ve taraftarlığa dönüştürdüğünüz de önceden iyi olan lideriniz bile zamanla kötüye dönüşecektir. Çünkü her işini ve her kararını alkışladığınız sürece onu zamanla hasta eder, kendi yanlışlarını göremez hale getirmiş olursunuz.
Senin dumanını kim görecek de bilip seni kurtaracak?" diyorlardı. Ama bu dumanı yakmak benim umudumu hep taze tutuyordu. Ne zaman duman için ateş yakmasam kendimi unutulmuş ve kaybolmuş hissediyordum
Cehalet en büyük ve en çirkin düşmanımızdır. En büyük zafer de ona karşı kazanacak olduğumuzdur. Tanrı, O' na inandığını söyleyenlerin değil, başkalarına bağlananların değil, O'na sadece O'na bilinçle bağlananların yardımcısıdır
Korku içten gelen bir dürtüdür. İzin verirsen seni parçalar. Onu sal gitsin
Bu bana ait değil, bu bana ait değil, bu bana ait değil! Çık git! Bu kadar işte! İzin ver de sevgin saflaşsın