Târîh-i Efkâr - Fikirler Tarihi

Ali Suavi

Târîh-i Efkâr - Fikirler Tarihi Sözleri ve Alıntıları

Târîh-i Efkâr - Fikirler Tarihi sözleri ve alıntılarını, Târîh-i Efkâr - Fikirler Tarihi kitap alıntılarını, Târîh-i Efkâr - Fikirler Tarihi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hikmet ve felsefe kime ve nereye ait olursa olsun tek maksat araştırma yapmakta müttefiktir.
"Bu kitap felsefi düşüncelerin bilinen yayılış tarihinin başlangıcından başlayarak bugüne kadar filozofların hatırlarından neler geçtiğini, yani içinde yaşadıkları dünyanın aslına ve hakikatine dair neler düşündüklerini sırasıyla ve kısaca yazar; fikirlerin gelişimini sahih aşamalarıyla gösterir. Şimdi modern felsefeden söz eden filozofların eskiler satıcı olduklarını yahut eskilere tesadüfedegeldiklerini açıkça gösterir. Hikmet ve felsefe kime ve nereye ait olursa olsun tek maksat araştırma yapmakta müttefiktir. Ancak araştırma konulan ve yöntemleri bakımından Doğu ve Batı olmak üzere ikiye ayrılsa münasiptir. Bu sebepten şu kitap iki bölüme ayrılmıştır. Birinci bölüm Batı felsefesi, ikinci bölüm ise Doğu Felsefesidir. Her bölümün sonunda o düşünceye ait eserler harfsırasına göre listelenmiştir. Doğu felsefesine dair yazma kitaplar da açıklayıcı notlarla belirtilmiş olup bunların hangi kütüphanelerde bulunduğuna işaret edilmiştir. Şu konuda bir uyarı yapmamız gerekir ki, bu Tarih-i Efkâr'ı mütalaa edenlerin zihinleri yukarıda söylediğimiz eskiler satmak veya tesadüf hükümlerini çıkarmakla sınırlı kalmayıp belki hikmetin maksatlarını dahi anlama ve kavramaya yöneltilmiş olmalıdır." Ali Suavi
Reklam
Tanzimat dönemi aydını genel olarak ansiklopedist bir karaktere sahiptir. Şüphesiz bu tutumun anlaşılabilir sebepleri vardır. Tanzimat aydınında, bir tarafta geniş halk kitlelerini bilgilendirme, Batılı kültürü ve yaşam pratiklerini başta siyasi yönetim olmak üzere, topluma benimsetme çabası, diğer tarafta Batılılaşırken Batıdan gelen unsurları ana bünyeyi rahatsız etmeyecek şekilde dönüştürme ve geleneğe eklemleme gayreti görülür. İşte Türk fikir tarihi açısından Ali Suavi'nin fikri yazılarını özellikle bu açıdan değerlendirmek anlamlı olabilir.
Ruh nedir? İnsanda güzellik ve hakikat fikri nedir? Allah nedir? Ahiret nedir?
Hatırlatılması gereken bir mesele de şudur ki, felsefi düşüncelerin farazí ve tahmini olan esasları İslâm ulemâsının nazarlarından geçtikten sonra yıkılmıştır. Ve bu yıkım hâlâ Batı ülkelerinde yeterince bilinmemektedir.
Osmanlı Devleti'nin son döneminde yetişen fikir ve mücadele adamı, gazeteci, Yeni Osmanlılar Cemiyeti üyesi ve ilk Türkçülerden biri olarak tanınan Ali Suaví dinî, fikrî ve siyasî görüşleri ve özellikle eylemleri ile Tanzimat ve Meşrutiyet döneminin önde gelen isimleri arasında yer alır. Tanzimat'ın ilanı ile II. Meşrutiyet arasında faaliyet gösteren ve az veya çok Batı felsefesi ve düşüncesinin tanınmasında katkıda bulunan Ahmed Cevdet Paşa, Münif Paşa, İbrahim Şinasi, Ziya Paşa ve Nâmık Kemal gibi fikir adamları arasinda Ali Suavi'yi de anmamız gerekir. Klasik bir medrese tahsili ve düzenli bir eğitim görmemekle birlikte felsefeden filolojiye, tarihten coğrafyaya, edebiyattan politikaya, sosyolojiden iktisada ve dinî ilimlere kadar birçok konu ile meşgul olmuş, özellikle Türkçülük, İslamcılık, dilde sadeleşme, devlet yönetimi, hilafet, siyaset ve ahlâk alanında Osmanlı Devleti ve toplumunun problemleri üzerine kafa yormuş ve çözümler aramıştır.
Pythagoras der ki, sevgi insanlar arasında alâka ve irtibat meydana getirmeye borçludur.
Reklam
Suavi ayrıca 1863'te Kiyotiyos un ahlaka dair bir eserini de tercüme etmiştir. Suavi bu yazılarla Batı düşüncesi karşısında özgün bir Islam düşüncesinin varlığını ve bu düşüncenin hiç de Batı'dan geri kalmadığını, esasen Batının bugünkü düşüncelerinin bir kısmının da İslâm düşüncesinden alındığını örnekleriyle göstermeye çalışır. Ali Suavi'nin Avrupa'ya gittikten sonra felsefe konularına daha fazla ilgi duyduğu ve özellikle modern felsefe konusunda okumalar yaptığı anlaşılmaktadır. Bu okumaların ne düzeyde yapıldığı tartışılabilir. Ancak bu okumaların genel olarak tanıma amaçlı ve kendi kültürel ve fikrî müktesebatından ne gibi farklılıklar gösterdiğini anlamaya yönelik, seçici bir okuma olduğunu söyleyebiliriz. Suavi'nin Târih-i Efkâr dışındaki felsefi yazılarına bakılırsa daha ziyade siyaset felsefesine ilgi duyduğu ve kendi memleketinin yaşadığı siyasi krizlere çözüm arayışı çerçevesinde bir okuma yaptığı da görülür.
Ali Suavi
Bizde düşünce yoktur, çünkü geleneği de yoktur.
Pythagoras
Hep bir kabirde gibi cesetler içinde gömülmüşüz. Hep bir zahmet çekeriz. Bu imtihan yerinde şu iptila ve terbiye edici tahammül yine bizim için lazımdır. Öyle ise kendi canına kıymak cinayettir. [Can] Hakikatin mutluluğuna ermek üzere vakfedilmiş bir mükâfattır.
Bir de görünen şekliyle batıl ruh göçü meselesinden asıl işrak felsefesini kurtarmak mümkün değil mi? Özellikle Doğu'da İslâm tasavvufuna bakacak olursak manevî ruh göçü var, yani nice iki ayaklı konuşan kalleş ve hilebâzlar tilki ve nice yırtıcı zorba zalimler kurt ve şehvetinin esiri olmuş azgınlar domuz değil mi?
11 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.