Düşmanlık beslemek sanıldığı kadar kolay bir şey değil, hele ortada belli bir sebep yokken. Bir kırgınlık olmalı, bir haksızlık, bir acı ya da en azından elden kaçırılmış bir şey olmalı ki, kendimizi avutabilmek için bir düşmanlığa sığınabilelim.
Ya bir an önce bahar gelsin ya da bu isli soluklar beni büsbütün zehirlesin, böylece bu ağır, bulanık, içimde kabarp duran ve artık dizginlemekte zorlandığım garip hal sona ersin.
Bir ev nedir? diye düşündüm: kardan, yağmurdan korur insanı, penceresi vardır, dışarıya bakarsın, ama dışarıda değilsin, hem hayata aitsin, hem kendi fanusundasın.