Kaynaklarımız, ana kaynaklardır; fakat bu kitap, yalnız okunanlardan edinilen bilgilere dayanmıyor; yaşanılan bir yaşantının hikayesidir de. Yazar, bütün bu inançları duymuş, görmüş, böyle bir çerçevede büyümüş, ihtiyarlamıştır. Arapçada, "eserlerimiz, bizi anlatır; bizden sonra eserlerimize bakın" mealinde bir beyit vardır; atasözü değerliliğinde olan bu sözle, önsözümüze son veriyor, tarih yapraklarını birer birer açmaya başlıyoruz.
Tasavvuf hakkındaki sorulara verilen hoş cevaplardan oluşuyor. 100 tane sorulmuş soruya cevap veriliyor. Güzel ama bazı yerlerde düşünmeden anlaşılması biraz zor.
Bir alıntıyıda eklemek istedim.
Bizce bu inancı benimseyenlerin, büyük insan ve eşsiz mütefekkir Mevlânâ’nın buyurduğu gibi,
Iîûzhâ ger ref gû rov bâk nîst
Tu bimon iy on ki çun tu pâk nist (*)
Gam değildir günler eylerse güzer.
Sen heman bâkıy ol ey pâkîze-ter.
deyip dünyayı boşlamamak şartıyla gönül âlemine dalmaları gerekir, gerçek dinin buyruğu da ancak budur; çünkü Allah, gönüllerimizin niyetlerine bakar.
(Câmi', I.s. 62).
1900 yılında İstanbul'da doğdu. Asıl adı Mustafa İzzet Baki'dir. Ailesi Azerbaycan'dan göçtü. Menbaü'l-İrfan İdadisinin rüştiye kısmında ve Gelenbevî İdadisinde okudu. Öğretmenlik ve Vezneciler'de kitapçılık yaptı. Bir arkadaşının davetine uyarak Çorum'un Alaca ilçesine öğretmen olarak gitti (1918). 1923'te İstanbul'a döndü. İstanbul Erkek Muallim Mektebini (1927) ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesini (1930) bitirdi. Konya, Kayseri, Balıkesir, Kastamonu, Haydarpaşa liselerinde edebiyat öğretmenliği yaptı. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesine Farsça okutmanı olarak tayin edildi. Burada doktorasını verdi. Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde metinler şerhi okuttu. Doçentliğe yükseldi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesine geçerek İslâm-Türk tasavvuf tarihi okutmaya başladı. Bu sıra 142. maddeden tutuklandı. Beraat ettikten sonra üniversiteye döndü. 1949'da emekliye ayrıldı. 25 Ağustos 1982'de İstanbul'da öldü.
Abdülbaki Gölpınarlı çalışmalarını Tasavvuf, Mevlevîlik, Şiîlik ve Divan Edebiyatı üzerine yoğunlaştırmış, bu sahalarda dikkate değer eserler vermiştir. Ayrıca devrin gazete ve edebiyat dergileri yanında Türk Ansiklopedisi, İslâm Ansiklopedisi ile Şarkıyat, Türkiyat ve İktisat Fakültesi mecmualarında çok sayıda makalesi çıkmıştır. 60'a yakın eser bıraktı.