Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tasavvuf ve Tarikatlar

Mustafa Kara

Tasavvuf ve Tarikatlar Gönderileri

Tasavvuf ve Tarikatlar kitaplarını, Tasavvuf ve Tarikatlar sözleri ve alıntılarını, Tasavvuf ve Tarikatlar yazarlarını, Tasavvuf ve Tarikatlar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tarikatın zikri sesli olup, ayakta, oturarak, sallanarak yapılır. Zamanla bazı zikir meclislerinde, vücûda şiş sokmak, kılıcın keskin tarafına basmak gibi davranışlar da -şüphede olanları ikna etmek için- görülmüştür.
Vecd, dervişin herhangi bir şey sebebiyle kendinden geçmesi demektir. Bu "herhangi bir şey" gönülde hissedilen bir duygu, bir zikir meclisi olabileceği gibi bir ney taksimi, bir kuş sesi hatta bir kapı gıcırtısı da olabilir. Çeşitli egzersizlerle hassas bir noktaya yükselen müridin kalbi bu vâridler sebebiyle gelen heyecanları taşıyamamakta ve kendini kaybetmektedir. Sufîlerin burada dikkat çektikleri husus "yapmacık" haraketlere başvurulmamasıdır. Aslında onların istediği şey bu "kendinden geçme" durumuna düşmemek için azami gayreti göstermektir. İnsanların mizaç ve yaratılışlarıyla da yakından ilgili olan bu durum için pek çok tasavvuf terimi üretilmiştir. Bunlar genellikle birbirine zıt iki terimin bir araya getirilmesiyle oluşmuştur. Birincisi vecd haline benzer olan "manevî sarhoşluğu" diğeri ise normal hali ifade etmektedir. Birkaç tanesini şöyle sıralamak mümkündür: Cem-fark, mahv-ısbat, gaybet-huzur, sekr-sahv, heybet-üns, fena-beka... Vecd-fakd. Vecd bulmak, fakd ise kaybetmek demektir. Vecdin başlangıç hali tevacüd, mükemmel şekli ise vucüd adını alır. Nurî şöyle diyor: "Rabbımı bulunca kalbimi (kendimi), kalbimi bulunca Rabbıını kaybediyorum.
Reklam
Mürid aslında irade eden, isteyen demektir. Fakat tasavvufî hayatta, aksine mürid hiçbir şey istemeyen, hiçbir şey irade etmeyen kimsedir. Çünkü bütün iradesini belli bir süre için şeyhine bırakmıştır. Bu ikili ilişkinin vazgeçilmez ilk şartı teslimiyettir. Mürid kendini mürşidine teslim edecektir. Çünkü katedeceği yolu mürşidi daha önce katedmiştir. O yolun bütün zor ve karanlık taraflarını bildiği gibi, aldatıcı ve ayartıcı yönlerini de bilmektedir. Mürid-Mürşid ilişkilerinde itirazın yeri yoktur. Her şeye "eyvallah" demek gerekir. Sufilere göre bu teslimiyetin olmadığı yerde bir feyz alış-verişi mümkün olamaz, tasavvufi terbiye gerçekleşemez. Tasavvuf kitaplarında müridin dik- kat etmesi gereken hususlara genişçe temas edil- miştir. Bunlardan birkaç tanesi aktarılırsa müridin günlük hayatındaki tavırlarına da işaret edilmiş olacaktır: 1. Sadakat ve samimiyetle bu hayata girilmelidir. 2. Dünya ile ilgili olan kalbi bağlılıkları terketmelidir. 3. Sırrını şeyhinden başka hiçbir kimse duymamalıdır. 4. Diğer dervişlere bedeni ile hizmet etmelidir. 5. Kendisini haksız, diğer müridleri haklı görmelidir. 6. Kendi menfaati ile ilgili tartışmalara girmemelidir. 7. Baş olma, sivrilme sevdasına düşmemelidir. 8. Öfkelenen, kahkaha atan müridden hayır gelmeyeceğini bilmelidir. 9. Her gün ilim ve irfanını artırmaya çalışmalıdır. 10. Halkın kendisine değer vermesi ile vermemesini eşit görmelidir. Mürşid, müridin mizaç ve durumuna göre değişik yollarla nefis terbiyesini gerçekleştirir. Meselâ, kibir ve gururlu mürid için uygulanan usullerden biri de onu "dilencilikle" yüzyüze bırakmaktır.
“Dervişlik olaydı tac ile hırka Biz de alır idik otuza kırka”
Tekkenin kapısı hiç kimseye kapatılamaz. O kapı herkese açıktır. Hatta tekke adabında "kapatmak" kelimesi bile kullanılmaz ve soğuk karşılanır. Kapı kapatmak yerine "kapıyı sırlamak" veya "kapıyı dinlendirmek" ifadesi kullanılır.
Varlıkta Allah'tan başka hiçbir şey yoktur. O'nun varlığından başka her şey yokolucudur.
Reklam
"Tevekkül, bulmak veya kaybetmek sırasında kalbin sukûnet içinde olmasıdır."
Tasavvufi yolculuğun bir nefis terbiyesi olduğuna daha önce işaret edilmişti. Bu terbiyede iki temel unsur vardır: Terbiye eden ve terbiye edilen. Terbiye edenin adı mürşit (şeyh), edilenin ise müriddir. Mürid adayı mürşidi arama ve seçme hakkına sahiptir. Bunun için uzun yolculuklara da çıkabilir. O, Şeyhin günlük yaşayışını, yetiştirdiği insanların durumunu, ilmi hayata ve diğer tarikatiara bakış tarzını anlamaya çalışmalıdır. Bu "arayış"lardan sonra bir şeyhe bağlanmaya, onun tavsiye ve rehberliğine göre dini hayatına yön vermeye karar verirse, iradesini şeyhin iradesine teslim etmesi gerekir.
“Gerçi her köşede "şeyhim" der çoktur Binde birinin de irfanı yoktur”
110 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.