Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Taşları Yemek Yasak

İsmet Özel

Taşları Yemek Yasak Gönderileri

Taşları Yemek Yasak kitaplarını, Taşları Yemek Yasak sözleri ve alıntılarını, Taşları Yemek Yasak yazarlarını, Taşları Yemek Yasak yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"İnsanın taş yemeye ihtiyacı yok diyorsun. Öyleyse şunu düşün: İnsanın ihtiyacı olandan fazlasını elinde tutması kendisi için taş gibidir. Bu yalnız mallar, servet, güç gibi nesnelerde geçerli değil. Merhamet, şefkat, tevazu gibi şeyler için de böyle. Bilgi için de böyle."
Sayfa 125
Protestanlık bütün mezhepleriyle kapitalizmin şafağının ideolojisidir. Son derece de bariz bir gerçektir ki, Avrupa Hıristiyanlaşmamıştır, Hıristiyanlık Avrupalılaşmıştır. Bu bakımdan Yahudilik Hıristiyanlıktan bir derece avantaj sahibidir çünkü Yahudiler dinlerini değil, kendilerini adapte etmişlerdir.
Sayfa 79
Reklam
Bir sözün bize ne söylediğini anlamaya çalıştığımız zaman düşünmeye başlamış sayılırız. Gerçek düşünme budur. Oysa ahali, yani insanların çoğunluğu sadece bir güçlükle karşılaştığı zaman düşünür.
Sayfa 43
Bir kültürün diğerini anlayabileceğini kabul etsek bile bu anlayışın ancak anlayan tarafından işine gelen ölçüde bir anlama tarzı olduğunu unutmamalıyız.
Sayfa 35
Akılcı insanların yoksullukta öğrenilecek bir şey bulamayışları, onların yoksulluk ortadan kalktıktan sonra boşlukta kalmalarını getiriyor.
Sayfa 33
Akılcılık (rationalism) nesneler arasındaki orantılı bağlar üzerine kurulmuştur. Bu yüzden akılcı bir tutum benimseyen kişi ölçülebilir büyüklükleri esas almak zorundadır. Zenginlik deyince akılcı düşünenler parayı, mallan ve rezervler, potansiyel güçler gibi ölçülebilir değerleri anlayacaklardır. Sayıya, hesaba gelmeyen zenginlikleri anlamak akıllı adamın işidir.
Sayfa 25
Reklam
Önce özgür olmalıyız, yani müslüman olduğumuz ve bizi müslim kılan ayırıcı vasıflar hakkında kesinliklere, sarahate ve vuzuha ulaşmalıyız. Bu bizim özümüzü gür, zihnimizi selim, bedenimizi küfrün tasallutundan bağımsız kılacaktır.
Sayfa 24
Özgürlük kelimesi bize "ÖZ" ün "GÜR" lüğünden sözediyor. İnsanlar sözkonusu olduğunda öz dediğimiz zaman, o insanın kendini, zatını anlarız. İnsanlardan gayrı nesneler için asıl, esas anlamına gelir "öz". Halis olana, cevhere öz deriz. İnsanlar arasında en makbul karakteri "özü sözü bir" olmak sayarız. Bir şeyin gür olması demek, onunla bollukla ve güçlü olarak çıkıp fışkırması demektir.
Sayfa 20
İslam'ın yeni bir düşünce yolu olduğunu anlayabilmek özgür olmaya dayalıdır. İslam özgür olmanın bilgisidir.
Sayfa 18
126 syf.
9/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Dilce susup bedence konuşulan bir çağda biliyorum kolay anlaşılmayacak.
Kendisinin de: “Dilce susup bedence konuşulan bir çağda biliyorum kolay anlaşılmayacak.” dediği gibi, İsmet Özel’in kolay anlaşılamadığını ve her insanın da anlamadığını bilen biriyim. Böylelikle başladım kitaba. Bazı cümle veya paragraf başlarında “işte, yanlış bir düşünce” dedikten sonra sayfa sonuna doğru yazdıklarının haklı bir görüş olduğunu anladım. Daha şairane bir anlatımı olduğunu sandığım kitap daha çok çeşitli ama aynı çember içinde olan konular üzerine bir deneme ve düşünce kitabıymış, fakat kesinlikle hayal kırıklığına uğradığımı söyleyemem. Bu kitap bir çırpıda ve yüzeysel bir okumayla okunup bitirilecek bir kitap değil, sakin bir kafayla, üzerine düşünerek ve hatta bazı yerlerini tekrar tekrar okuyarak ilerlenecek bir tür. Roman okur gibi bir olay örgüsünü takip etmediğiniz için biraz zorlanılabilecek bir kitap ama okumaya değer.
Taşları Yemek Yasak
Taşları Yemek Yasakİsmet Özel · Şule Yayınları · 20033,223 okunma
Reklam
İnsanın taş yemeye ihtiyacı yok diyorsun. Öyleyse şunu düşün: İnsanın ihtiyacı olandan fazlasını elinde tutması kendisi için taş gibidir. Bu yalnız mallar, servet, güç gibi nesnelerde geçerli değil. Merhamet, şefkat, tevazu gibi şeyler için de böyle. Bilgi için de böyle. Eğer herhangi bir şey insanların istifadesine açıksa ancak istifade edildiği kadar o “şey” olur, o şeyden istifade edilmezse artık o taştır ve gerçekten onu istifadeye konu etmeksizin kullananlar taş yemiş olurlar. Sana yaramıyorsa bırak başkasına yarasın. Sana yaramadığı halde sende olan hem senin hem başkasının aleyhinedir. Taşları yeme, taşları yemek yasak. 
Sayfa 125Kitabı okudu
İnsanlar arasında adet haline gelmiş öyle davranışlar, öyle alışkanlıklar vardır ki, bunlar insan için tıpkı taş yemek gibidir. Eğer zararı bakımından düşünürsen taş yemekten çok daha büyük tahribat yapan işlerdir bunlar. Bunlar taş yemek kadar budalaca, insanın öz niteliklerine yabancı tutum ve davranışlardır. Eğer insanlar acınacak haldeyse, insanlar arasında zulüm, haksızlık, merhametsizlik, yozlaşma ve ihanet hüküm sürüyorsa bunun sebebi insanların sanki taş yermişcesine yedikleri bunca nesneden, taş yemeye mümasil tavırlarından doğmaktadır. 
Sayfa 124Kitabı okudu
İnsanın şerefi gururda, tekebbürde, iktidar hevesinde değil takvada yatar. Takva ise sakınmadır. Ama nasıl sakınma? Gücü yetmediği için, beceremediği için, üstesinden gelemediği için sakınma değil; güçlü olduğu halde, başarabildiği halde, elinden geldiği halde Allah’ın kendi hayırlarına olsun diye insanlar için koyduğu yasaklara uzanmaktan sakınmadır. Hadımları zina yapmıyorlar diye, dilsiz insanları küfretmiyorlar diye şerefli sayamayız. İnsanın şerefi kâfir olmamayı seçebilecek şuuru göstermedeki dirayetidir. 
Sayfa 119Kitabı okudu
İnsanın şerefi kendisi için çizilmiş sınırları aşabileceği halde bunu yaratılmış olan her şeyin selâmeti uğruna yapmayışıdır. Kâinatın ahengini bozma gücü yaratıklar arasında yalnızca insandadır. Ademoğlu bu gücü şuurlu bir tutumla kullanmayarak kâinatın ahengine katılır. Kâfirler, münkirler şöyle düşünür: İnsan madem nizam harici olabiliyor, kâinatta kurulmuş düzene menfi yönde tesirlerde bulunabiliyor, yani yasakları çiğneyebiliyor; öyleyse kendi mantık mekanizması içinde bir insani düzen kurulabilir, kendi özlem ve istekleri doğrultusunda bir nizam ihdas edebilir. İşte bu yaklaşım insanı şerefinden mahrum edecektir. 
Sayfa 118Kitabı okudu
Eskiler insana “âlem-i sagîr” yani küçük kâinat, Yunanca adıyla “micro cosmos” derlerdi….. İnsana küçük âlem olma özelliği veren işte onun şahsı itibariyle yani kasıtlı seçmeleri, iradi kararları itibariyle kâinattaki yerini kabul edişidir.  Tıpkı bütün kâinatın Allah’ın emirlerine isteyerek uyduğu gibi insan da kendisi için indirilmiş şeriate bile isteye uyarsa âlem-i sagîr’dir, küçük âlem’dir, mikrokozmos’tur; Müslim olmak, teslim olmak kâinat gibi olmaktır….. Ben de bütün kâinat gibi kâinatın deveranına bilerek ve isteyerek katılacağım. O zaman ben de bir kâinat olduğumu anlayabilirim. Çünkü ben de dağlar gibi, ormanlar gibi, denizler, bütün hayvanlar gibi benim için çizilmiş olan yolda olduğumu, bana tanınmış sınırlar içinde bulunduğumu “bilerek” yaşar, “bilerek” ölürüm. 
Sayfa 106Kitabı okudu
İnsan aklıyla yaşar. Aklımız bizi Kur’ân ve Sünnet’e bağlı hayatın yegâne verimli, sıhhatli, doğru hayat olduğuna götürüyorsa hayatın anlamını bulabiliriz. Ama aklımız neyin iyi neyin kötü olduğunu tespit eden kanunların kaynağı haline gelmişse hayatta bir anlam bulamayız. Cansız madde Allah’ın hükmüyle vardır; bitki Allah’ın hükmünü topraktan öğrenir; hayvan vakti bilmekle Allah’ın hükmünü bilmiş olur; insan ise Allah’ın hükmünü Kur’ân ve Sünnet’ten öğrenir. Allah’ın hükmünü bilmeyen hayatın anlamını bilemez. Bu imkâna ise sadece Müslümanlar sahiptir.
Sayfa 107Kitabı okudu
Reklam
Bitkilerin ibadeti onların toprağa bağlılıklarıyla kesin biçimini kazanır. Yani onların kendi hayatlarını devam ettirmek tarzında beliren “serbest” hareketlerinin açıklaması, nebâtâtın toprakta kök salmalarında bulunur. Bitkiler yalnızca ışığa ulaşma, boy atma, meyve verme gibi hareketlerde bulunmazlar, aynı zamanda böcek avlamak için bir çok eylem “yapabilen” bu yaratıklar bütün bu yaptıklarında kul kalırlar zira onları değişmez kanunlara, Allah’ın kendileri için verdiği hayat hakkına bağlayan toprakla ilişkilerini hiç kesmezler. Cüretimi bağışlarsanız bitkilerin Kur’ân-ı Kerîm’i topraktır diyebilirim. 
Sayfa 103Kitabı okudu
Cansızların varlıkların anlamlarından ibarettir. Bir taşın varlığı kaybolmadıkça anlamı da kaybolmaz. Bir taş kulluğunu terkedemez, çünkü anlamını terkedemez.
Sayfa 102Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.