Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

El Kitabı

Tefsir

Mehmet Akif Koç

Tefsir Sözleri ve Alıntıları

Tefsir sözleri ve alıntılarını, Tefsir kitap alıntılarını, Tefsir en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kur'ân'ın en sağlam kaynağı yine Kur'ân'ın kendisidir.
Zayıf bir isnatla rivayet edilen, "Bir şeyi seviyor olman, (seni o şeye karşı) kör ve sağır eder" (İbn Ebî Şeybe 1997: I, 57) hadisinde olduğu gibi aklını herhangi bir düşünceye ipotek edenler bağımsız düşünemezler.
Sayfa 186
Reklam
Hak Dini Kur'an Dili Mukaddimesinden
İlahî! Hamdini sözüme sertâc ettim, zikrini kalbime mi'râc ettim, kitabını kendime minhâc ettim. Ben yoktum vâr ettin, varlığından haberdâr ettin, aşkınla gönlümü bikarâr ettin, inâyetine sığındım, kapına geldim, hidâyetine sığındım lûtfüne geldim, kulluk edemedim afvına geldim. ŞAşırtma beni, doğruyu söylet, neş'eni duyur, hakikati öğret. Sen duyurmazsan ben duyamam, sen söyletmezsen ben söyleyemem, sen sevdirmezsen ben sevemem...
Sayfa 197 - Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır
Mesela Fazlurrahman, bu durumu şu şekilde eleştirmektedir: "Aslında ortaçağ tefsirlerinin büyük kısmı, sadece gramer tahlilinden ibarettir. Beydâvî'nin medreselerde Kur'an'ı öğretmek için devamlı okutulan meşhur tefsiri bile, bu türden bir tefsirdir. İşte böylece, insanı sarsan ve inkilabçı bir özelliği olan Kur'an gibi bir kitap, gramer ve hitabet süprüntüleri altında gömülü kalmıştır. Çok gariptir ki Kur'an, bizzat kendi başına hiçbir zaman medreselerde tedrisât konusu olmamıştır. Herhalde Kur'an'ın bu şekilde incelenmesinin, sadece öğretimle ve Kelâmla ilgili bir durumu değil, mevcut toplumsal düzeni dahi değiştirmesinden korkulmuştu..."
Kur’ân âyetlerinin ezberlenmesi ve varaklara yazılması Rasûlullâh zamanında; yazılmış varakların bir araya getirilerek Kur’ân’ın bir kitap haline getirilmesi Hz. Ebû Bekir döneminde; Kur’ân nüshalarının çoğaltılması ise Hz. Osman’ın (ö. 35/656) döneminde gerçekleşmiştir.
Sayfa 23
Muhatap oldukları insanların eğitim seviyeleri, idrak kapasiteleri ve bilgi düzeyleri sanki hiç değişmemiş gibi, asırlar öncesinde yazılmış olan tefsir metinlerindeki bilgi ve yorumlarla Kur’an’ı dönemin insanlarına anlatmak, son dönem medrese âlimlerinin en büyük eksikliklerindendir.
Reklam
"Tefsir ilmin bil, bul hidâyet/Beydâvî olsun derse nihâyet!"
Sayfa 270
Bilimsel Tefsir Eleştirisi
Hûlî bilimsel tefsir eleştirilerine şunları da ekler: Kur'ân belagati de bu tür tefsirler için uygun değildir; çünkü belagat, kelamın hale uygun olarak kurgulanması demektir. O döneme uygun olmayan bir kitabın fasih ve beliğ olması düşünülümeyeceğinden, Kur'ân'da bu tür âyetler ilk muhatapların hemen hepsinin az çok anlayabileceği bir tarzda inmiş olmalıdır. Ayrıca Kur'ân'ın bir din kitabı olması da bunu zorunlu kılar; bilimsel hakikatler sürekli değişiklik arz ederlerken din kitabının evrensel gerçekler üzerinde yükselmesi gerekir. Ayrıca, Kur'ân tabii bilimlerden bahsetmediği için "Kur'ân ayetleriyle bilimsel hakikatler birbiriyle çelişir mi?" ya da "Ayetler ve bilimsel çalışmalarda ortaya çıkan sonuçlar uyum halinde midir?" soruları anlamını yitirmektedir.
Sayfa 215
Tefsir ilmi Abdullah b.Abbas ile başlamıştır . O , Hz. peygamberin amcası Abbâs'ın oğludur .
Bu konuda (tâbiûndan nakledilen tefsirin değeri), Ebû Hanîfe’nin şöyle dediği nakledilir: “Râsulullâh’tan gelenin başımızın üzerinde yeri vardır. Sahâbeden geleni tercih ederiz. Tâbiûna gelince, onlar da adam biz de adamız.”
Sayfa 141
Reklam
Osmanlılar'da 1759'dan 1924 senesinde hilâfetin kaldırılmasına kadar ramazan ayında padişahın huzurunda yapılan tefsir derslerine "huzur dersleri" denir. Bu derslere "huzur dersleri" denilmesinin sebebi, bunların padişahın huzurunda yapılmasıdır.
Mukâtil (ö. 150/767), tefsirinde âyetlere anlam verirken genellikle vahiy ortamını dikkate alır ve metin içi bağlamı göz önünde bulundurur. Mesela “Deveye bakmıyorlar mı nasıl yaratılmış?” (88/Ğaşiye, 17) âyetinin tefsirinde şöyle der: “Çünkü Araplar fili görmüş değillerdi. Onlara yalnızca gördükleri zikredildi. Eğer onlara ‘fillere bakmıyorlar mı nasıl yaratılmış?’ denseydi, hayret edemezlerdi.”
Hak Dini Kur'an Dili Mukaddimesinden
Allah'ı bilmiyen dünyaya sarılır. Dünyayı bilmiyen hülyaya sarılır, hülyaya sarılan hakikate darılır. Yiğidi görmiyen ismine bayılır. Dilberi görmiyen resmine bayılır. Önünü görmiyen sonunda ayılır. Kanunu tanımayan kanûnda ayılır. Kitabı tanımaya hisabda uyanır. Kur'ân'ı anlamıyan da tercemesine dolanır...
Sayfa 198 - Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır
... Eğitimi süresince hem felsefe hem de musiki ile meşgul oldu. Ülkenin geleceğine katkı sunabileceği düşüncesiyle Meşrutiyet hareketini savundu, İttihad ve Terakki Cemiyeti'nin İlmiye şubesine kaydoldu. Beyazıt Medresesi'nde iki yıl süren dersiamlık görevinden sonra II. Meşrutiyet'in ilk meclisine Antalya mebusu olarak girdi. II. Abdülhamid'in tahttan indirilmesine rıza göstermeyen fetva emini Nuri Efendi'yi ikna edip fetva müsveddesini yazmak sûretiylr bu konuda etkili bir rol oynadı.
Sayfa 195
19 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.