Tefsirü's Sa'di - Özlü Kur’an Tefsiri (5 Kitap Takım)
Abdurrahman B. Nasır Es-Sa'diTefsirü's Sa'di - Özlü Kur’an Tefsiri (5 Kitap Takım) Gönderileri
Tefsirü's Sa'di - Özlü Kur’an Tefsiri (5 Kitap Takım) kitaplarını, Tefsirü's Sa'di - Özlü Kur’an Tefsiri (5 Kitap Takım) sözleri ve alıntılarını, Tefsirü's Sa'di - Özlü Kur’an Tefsiri (5 Kitap Takım) yazarlarını, Tefsirü's Sa'di - Özlü Kur’an Tefsiri (5 Kitap Takım) yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Hidayet," hakkı bilmek ve onunla amel etmektir. Bunun zıddı ise ilimden ve ilmin akabinde amelden sapmaktır
"Bize indirilene" buyruğu Kur'ân'ı ve Sünnet'i kapsamaktadır. Çünkü Yüce Allah, "Ve Allah sana Kitab'ı ve Hikmet'i indirdi." (en-Nisa, 4/113) buyurmaktadır. Bunun da kapsamına Allah'ın Kitabının ve Rasûlünün Sünnetinin ihtiva ettiği Yaratıcının sıfatlarına, rasûllerinin sıfatlarına, âhiret gününe, geçmiş ve geleceğe dair gaybî bilgilere, yine onların içerdiği Şer'î emir ve hükümlere, cezaî hükümlere ve diğerlerine iman etmek de dahildir.
Yüce Allah'ın, "Deyin ki..." buyruğunda akidenin açıkça ilan edilmesine ve akideye davete işaret vardır. Zira dinin aslı ve temeli akidedir.
Kalbin itikadı olmaksızın dille söylemek nifak ve küfür olduğu gibi, kalbin amelinden yoksun olan sözün etkisi de yoktur
Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız da sizindir." Yani herkesin ameli kendinedir. Herkes yaptığının karşılığını görecektir. Hiç kimse diğerinin günahından dolayı sorumlu tutulmayacağı gibi, kimseye de kendi imanı ve takvâsından başka bir şey fayda vermeyecektir
Kitab'ın tilaveti, Kitab'a tâbî olmak; helalini helal, haramını haram bilmek, muhkemi ile amel etmek, müteşabihine iman etmektir
"Andolsun ki sana gelen bunca ilimden sonra onların hevâ ve heveslerine uyacak olursan artık Allah'tan yana hiçbir dostun ve hiçbir yardımcın olmaz."
Sana düşen, yalnızca tebliğ etmektir, hesaba çekmek ise bizim işimizdir.
İnsan, başıboş bırakılacağını ve yaptıklarından hesaba çekilmeyeceğini mi sanır?
O'nun kulları hakkındaki çeşitli takdirlerinde kudreti için herhangi bir sınır olmadığı gibi, kulları için teşri buyurduğu hükümlerde de kendisine itiraz olunamaz. Çünkü kul, Rabbinin dinî ve kaderi emirleri altındadır, onlara boyun eğmek zorundadır
Rabbinin huzurunda boyun eğmeyi terk eden kimse kulların önünde boyun eğme belasına mahkûm olur. Hakkı terk eden de batıla müptela olur
Kaderi sırlardan ve ilahî hikmetlerden biri, yararlı olan ve kendisiyle yararlanma imkânı bulunan şeyleri terk ederek onlardan yararlanmayan kimsenin, kendisine zarar verecek şeylerle uğraşmakla müptela kılınmasıdır.
..hevanıza uymayı hidâyete uymanın önüne geçirdiniz. Dünyayı âhirete tercih ettiniz..
Yüce Allah'ın, kullarından sahip olmalarını istediği âdâb arasında söz ve fillerde nezih olmak, çirkin ve seviyesiz sözler söylememek, sövmekten ve anlamsız tartışmalar yapmaktan kaçınmak da vardır. Bunun yerine insan güzel ahlak sahibi, yumuşak huylu, herkesle güzel geçinen, insanların kendisine verebilecekleri eziyetlere karşı sabreden ve bütün bunları Allah'ın emrine uymak ve mükâfatını elde etmek üzere yapan bir kimse olmalıdır
İyiliğin zıddı ise iki şeydir: Birincisi kötülük yapmaktır ki bu büyük bir günahtır. İkincisi ise kötülük yapmama, ama iyilik yapmayı terk etmektir. Bu da haramdır, ancak birinci türle aynı kabul edilmemesi gerekir