Yüz metreyi sekiz saniyede koşamayacağını, sabah rüzgarını arkadan yese de martılar gibi gökyüzünde süzülmeyeceğini anlamıştı artık. Ve kimi sabahlar, felaket dolu öğleden sonralara dönüşebilirdi. Bu kabul edilmesi gereken bir gerçekti. Başarısızlığın, yeteneksizliğin belirtisi değil insanlığın, kusur sahibi olma hakkının simgeleriydi. Artık korkması gerekmiyordu... hiçbir şeyden korkmayacaktı artık.