Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tek'in Seyri

Ahmed Hulûsi

Tek'in Seyri Gönderileri

Tek'in Seyri kitaplarını, Tek'in Seyri sözleri ve alıntılarını, Tek'in Seyri yazarlarını, Tek'in Seyri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
222 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Uyanış v aydınlanma konusunda, güncel bir tasawuf bakışı. . Yazarın kalemine hakim olmadan, bununla beraber klasik bakış açısından da uzak ki klasik dini literatüre aşina olanlar için biraz yavan gelebilecek bir eser. . Yazarın birkaç kitabını okuduktan v bakış açısını kavradıktan sonra kimine faydalı, keyifli gelecek bir anlatım. . Evrensel Sırlar yazarla tanışma kitabı olarak ele alınabilir. Uslup hoşunuza gider v merak uyandırırsa diğer eserlerine yönelebilirsiniz
Tek'in Seyri
Tek'in SeyriAhmed Hulûsi · Kitsan Yayınevi · 201433 okunma
Aşk, sevenle sevilen arasında perdedir! Seven sevilende yok olduğunda, “Aşk” tamam olur! Burada sakın sevgi ile beğeniyi karıştırmayalım... Beğenen, beğendiğine sahip olmak ister; seven, sevdiğinde varlığını yok eder!
Reklam
222 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Kitapta temel olarak, tasavvufun “Vahdet” müşahedesinin tespit ettiği “Âlemlerin aslı hayaldir” realitesi, açıklanmaya çalışılarak; bilim ile tasavvufun, “aynı şey”in iki ayrı yorumlaması olduğu anlatılmak istenmiş. İbni Arabi’nin, Gazali’nin ve daha nicelerinin asırlar öncesinde anlattıkları tasavvufun temelini oluşturan vahdet-i vücud gerçeğinin adeta bugünkü insanların, bugünkü dille ve rahatça anlayabilmesine hizmet ediyor. Kitap başta sona üstünde çok düşünülesi bölümler içeriyor ve tasavvufun temel konuları hakkında önemli bilgiler veriyor. Ben “Üst Madde” bölümünden ayrıca etkilendim. Üzerinde uzun uzun düşünüldüğünde çok farklı ufuklar açabilecek nitelikte. Not: Yazarın tüm kitapları internet sitesinden ücretsiz olarak okunup, indirilebiliyor.
Tek'in Seyri
Tek'in SeyriAhmed Hulûsi · Kitsan Yayınevi · 201433 okunma
Her şeyin değeri, zıddına göredir. Bir şeyin zıddı yoksa, onun değeri, pahası da bilinmez. Varlıkta her şey zıddıyla meydana gelmiştir. Her şey çift yaratılmıştır. O çiftin biri bir uçtadır, diğeri öteki uçta!.. Ve, biribirine göredir değerleri... Zıdları cem eden görüş ise, ancak ve ancak, Tek’lik yani “Vâhidiyet” noktasında mevcuttur.
Sayfa 106Kitabı okudu
Buna dair çok basit bir misal vermek gerekirse şunu söyleyebiliriz: Siz, oturduğunuz yerde, düşüncenizde bir dünya hayal ediyorsunuz... Düşüncenizde var ettiğiniz, hayal ettiğiniz bu dünya üzerinde de çeşitli özelliklere sahip insanlar oluşturuyorsunuz... Bu oluşturduğunuz insanlar ve varlıklar sizin ilminizde, hayalinizde mevcuttur ve yoktan var olmuştur. Eğer “var” kabul edilirlerse, onlar yalnızca sizin varlığınızla mevcuttur; ve neticede de “yok”turlar! İşte, tüm “evren”ler ve onların içindeki tüm boyutlar, katmanlar ve tüm varlıklar, böylesine, ilmi ilâhî’de var edilmiş, O’nun varlığı ile kaîm olan, gerçekte “yok”tan var olup “el an yok olan” varlıklardır!
Sen, “sen”liğini bırak!.. Ben, “ben”liğimi!.. “Sen”siz, “ben”siz olalım! “Hiç”likte buluşalım!.. “AŞK”, “ben”den doğar, “sen”den doğar! Aşk, sevenle sevilen arasında perdedir! Seven sevilende yok olduğunda, “Aşk” tamam olur!
Reklam
O’nun içinde başka varlıklar mevcut değildir; ve kendinden başka bir varlık meydana gelmemiştir... Çünkü; “Doğurmamıştır”!.. “Doğurulmamıştır”!.. Yani, O’ndan meydana gelen ikinci bir varlık söz konusu değildir. “Sadece Allâh var ve O’nunla beraber hiçbir şey yok!.. El an böyledir!”
Herkes kendi dünyasının efendisi! Kralı veya kraliçesi... Başkaları o dünyada yalnızca figüran, yardımcı aktör veya aktris! Herkes, çevresindekilerden kendisine yansıyan kadarına göre ona bir rol biçerek dünyasının içine alıyor ve dünyasında onunla eğleniyor veya ağlıyor!
Eğer DİN konusunu anlamak istiyorsanız öncelikle konuya, dışa, öteye, uzaya bakan bakış açısıyla değil, beyninizin derinliklerine yönelerek, derûnunuza yönelerek, varlığın içselliğine yönelerek hakikatinizi araştırmak zorundasınız!
İşte dünküler, beynin bugün farkında olmadığımız özellikleri aracılığıyla, bugün henüz fark edemediğimiz ya da ucundan kıyısından farkındalığını yaşadığımız sistemin gerçeklerini mecazla, misalle, işaret yollu anlatmaya çalışmışlardır. Ne var ki, o kapasiteye sahip olmayanlar misallere, mecazlara, anlayışlarına göre hayalî oluşumlar giydirerek, konunun özünden bambaşka yollara sapmışlardır. Öyle ise bugün yapılacak ilk iş... Din ayrı şeydir, bilim ayrı şeydir safsatasını bir yana koyup... Bilimsel gerçekliklere dayalı bir şekilde Din-sistem anlayışını yeni baştan kurgulamaktır!.. Çünkü, bilimselliğin çalışma alanı olarak deşifre edilmeye çalışılan Sistem, yapı; gerçekte Din kapsamındaki kişiler tarafından bir şekilde “OKU”narak, misaller veya mecazlarla anlatılmaya çalışılmış yapının ta kendisidir! Hz. Muhammed (aleyhisselâm) veya hakikat ehli zevât tarafından işaret yollu bildirilen realite, gerçekte günümüz biliminin çözmeye çalıştığı alandan farklı bir şey değildir! Bu yüzdendir ki “DİN” denince hayalî kurgular üretmek yerine; algılayabildiğimiz gerçekliklerin ne şekilde mecaz ve misallerle anlatılmış olduğunu çözme noktasında olmalıyız.
22 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.