Niçin hoyratlar zarif olanı gasp eder, niçin yanlış erkekler doğru kadını, yanlış kadınlar doğru erkeği seçer? Binlerce yıllık analitik felsefe bunu açıklayamamıştır. Mevcut felaketin, geçmişten bugüne ulaşan hak edilmiş bir ceza olduğu ihtimali kabul edilebilir belki.
"Yıldızlar birer dünyadır demiştin," değil mi Tess?
"Evet."
"Tıpkı bizim gibi mi?"
"Bilmiyorum ama sanırım öyle. Bazen onları bizim bahçedeki bodur ağaçlara benzetiyorum. Çoğu görkemli ve sağlam, birkaçı ise çürük."
"Üzerinde yaşadığımız dünya hangisi peki? Görkemli mi, yoksa çürük mü? "
"Çürük."
"Bunca sağlamı varken çürüğünü seçmemiz çok yazık olmuş!"
Bir yandan tutkunun ve arzuların eşiğinde dengede duruyorlar, diğer yandan da bunlardan kaçmaya çalışıyorlardı.
Ama karşı konulmaz bir yasaya uyarak, aynı vadide akan iki ırmak gibi sonunda birleşmek üzere gitgide yaklaşıyorlardı..
Tek derdi insan türünden, daha doğrusu, dünya denen o birikmiş soğuk tortudan, yığın halinde, bir bütün olarak korkunç, dehşet veren, hatta acınası görünen o kütleden sakınmaktı.