Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tevhid İnancını İnşa Eden Kavramlar

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala)

Tevhid İnancını İnşa Eden Kavramlar Gönderileri

Tevhid İnancını İnşa Eden Kavramlar kitaplarını, Tevhid İnancını İnşa Eden Kavramlar sözleri ve alıntılarını, Tevhid İnancını İnşa Eden Kavramlar yazarlarını, Tevhid İnancını İnşa Eden Kavramlar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kavram Nedir?..
Kavram, meseleleri kavramamıza ve doğru tasavvur etmemize yarayan özel nitelikli kelimedir. Bir konuya dair birden fazla bilgi toplanmış ve bir kelimeye yüklenmişse, o kelime artık bir kavram hâlini almıştır. Kişi o kavramı duyduğu ânda zihninde soyut anlamlar belirir; o kavram sayesinde benzer bilgileri birbirinden ayırt eder. *** Vahyin inanca, ahlaka, siyasete… dair birçok kavramı vardır. Peki, İslami kavramlar arasında öncellenmesi gereken hangisidir? Yaşadığımız çağda İslam’a mensup kitlelerin sorunu nedir? Islaha nereden ve hangi kavramlardan başlanmalıdır? Hiç şüphesiz bu sorunun cevabı bellidir: İlk adım, tevhid inancını inşa eden kavramlarla atılmalıdır. Zira bu ümmetin ahlak, siyaset ve iktisat alanında yaşadığı sapma; bir neden değil, sonuçtur. Evet, itikadi kavramlarda yaşanan sapma, hayatın tüm alanlarına sirayet etmiştir. Nasıl etmesin ki? İtikadi kavramlar İslam’ın temeli değil midir? Temelde yaşanan sorun/sapma, üzerine yükselen binaya da yansıyacaktır elbet. Islah etmek isteyenler yıpranmış binayı değil, sarsılan temeli düzelterek işe başlamalıdır.
Sayfa 1016
Şairin biri şöyle der: 'Şerri, şer olduğu için değil, ondan sakınmak için öğrendim. Şerri hayırdan ayırmayan, ona düşer'
Reklam
Kulun şeriatina/yasalarına boyun eğen ise huzursuz, kaygılı, rahatsızdır.Zira teslim olduğu, kendi gibi insandır. Cahil, zalim, heva sahibi, bencil... Bir toplum düşünün; ekranlardan birbirine küfreden, birbirini hırsızlıkla, tecavüzle, vatan hainliğiyle suçlayan adamlara kendini teslim ediyor. Onların yaptığı yasalarla evleniyor, boşanıyor, ticaret yapıyor, çocuklarını eğitiyor.Bu adam nasıl huzur bulsun? Sonra toplum ayakkabı değiştirir gibi yasaların değiştiğini görüyor..Bir yıl öncenin mutlak doğrusu bugünün mutlak yanlışı oluyor. Bir yıl önce ulusal düşmanımız bugün müttefikimiz oluyor.Böyle bir toplum nasıl huzur bulsun? Şeriat; Allah'ın yasası, İlahi nizamıdır.Suç belli ceza bellidir. Dost belli düşman bellidir. Haram belli helal bellidir.İnsanın isteklerine göre yasalar değişmez İktidarlar değiştiğinde ülkenin siyaset ve öncelikleri değişmez"
"Hükmedip yasa belirleyecek olan mercinin birtakım sıfatlara sahip olması zorunludur. Şimdi, sahip olunması gereken bu sıfatlara beraberce bakalım: 'Herhangi bir konuda ihtilafa düşerseniz, onun hükmü Allah'a aittir. İşte bu, Rabbim olan Allah'tır. Yalnızca O'na tevekkül ettim ve yalnızca O'na yönelirim.Göklerin ve yerin yaratıcısıdır. Size kendi nefislerinizden eşler yarattı. Davarlardan da çift çift yarattı. Sizi (bu yolla, dişi ve erkek yaratarak) çoğaltıp yayıyor. Hiçbir şey O'nun benzeri/misli/dengi değildir. O, (işiten ve dualara icabet eden) Es-Semi', (her şeyi gören) El-Basîr'dir. Göklerin ve yerin anahtarları O'nundur. Rızkı dilediğine genişletir (dilediğine) daraltır. Çünkü O, her şeyi bilendir.'
Sana, kendinden önceki Kitab'ı doğrulayan ve onun üzerinde denetleyici olan (bu) Kitab'ı hak olarak indirdik. Onların arasında Allah'ın indirdiğiyle hükmet. Sana gelen haktan (seni saptıracak olan) hevalarına/arzularına uymaSizden her bir (ümmet) için bir şeriat ve yol kıldık. Şayet Allah dileseydi sizi (şeriatı ve yolu aynı olan) tek bir ümmet yapardı. Lakin size verdiklerinde sizleri denemek için (şeriat ve yollarınızı farklı kıldıÖyleyse) hayırlarda yarışın. Hepinizin dönüşü Allah'adır. İhtilaf ettiğiniz şeylerde (kimin haklı olduğunu) size haber verecektir.” Maide /48
İkiniz Firavun'a gidin; çünkü tağutlaştı/azgınlaştı.""
Bilindiği gibi Firavun'un tağutlaşması kendini mutlak otorite olarak görmesi, kendisinden izin almadan hiçbir şeyin yapılamayacağı, Mısır mülkünün kendine ait olması iddiasıdır. "Firavun dedi ki: "(Ben) size izin vermeden ona iman ettiniz öyle mi? Şüphesiz ki bu (yaptığınız), buranın halkını yurtlarından sürüp çıkarmak için (Musa ile beraber) tezgâhladığınız bir tuzaktır. Pek yakında (yapacaklarımı) bileceksiniz/ anlayacaksınız." "Araf süresi O, sihirbazların iman etmesine değil, ondan izinsiz iman etmiş olmalarına kızmıştır. Zira o kendini ve sistemini mutlak otorite görmekte, ondan izinsiz icra edilen, resmiyete dökülmeyen her şeyi bir tehdit olarak algılamaktadır
Reklam
"Andolsun ki biz her ümmet arasında: 'Allah'a ibadet/kulluk edin ve taguttan kaçının.' (diye tebliğ etmesi için) resûl göndermişizdir. Allah içlerinden kimisine hidayet bahşetti, kimisine ise sapıklık hak oldu. Yeryüzünde gezip dolaşın ve yalanlayanların akıbetinin nasıl olduğuna bir bakın."nahl/16
Allah (c.c) yasaları adildir.
İşte mevcut yasalar! Söyleyin Allah adına, neye ve kime hizmet etmektedir? Müstekbir/Mütref kesime hizmet etmekte; fakir fukarayı onlar adına terbiye etmektedir (!) Bu yasalara göre, devletleri soyan kravatlı eşkıyalar iş adamı; baklava çalan aç insanlar hırsızdır. Fuhşiyatı yayanlar sanatçı; örnek alıp yapanlar adi suçludur. Milyonların sağlığını tehlikeye atan kimyasal atık sahipleri saygın fabrikatör; kapısına çöp döken gariban kabahatler kanunu mağdurudur. Vatan millet Sakaryacılar, askerlik dahi yapmazken; vatana kurban (!) edilen gariban halk çocuklarıdır. Bir maden faciasında ,301 insan ölür; 301 insanın katilleri iki yıl yatar çıkar; bir gariban kazaen ölüme sebep olur, yıllarca zindanlarda çürür. Mevcut yasalar, insan ürünüdür ve yalnızca seçkinlerin/sermaye sahiplerinin lehine işler
Allah'ın (cc) şeriatı olan Kur'ân, bu sıfatların tamamına sahiptir; çünkü onu, ilmi, adaleti ve hakemliği kusursuz olan Allah (cc) indirmiştir. Beşer ürünü yasalar ise bu sıfatların hiçbirine sahip değildir; çünkü bu kanunlar. ilmi, adaleti ve hakemliği kusurlu olan ve hevaya uyan insanlar yazmıştır. Bu nedenle Allah'ın (cc) yasaları asırlar boyu uygulanabilirken beşer ürünü yasalar her on yılda bir değiştirilmek zorundadır. Allah'ın (cc) yasaları barış, esenlik, adalet ve emniyet kaynağıyken beşer ürünü yasalar savaş, felaket, zulüm ve kaos sebebidir."
Unutmamak gerekir ki; adil bireyler adil toplumu oluşturur. Adalet ahlakını yitirmiş bireyler zulüm toplumunu oluşturur.
Reklam
Bugünkü yöneticiler Allah'ın (cc) kanunlarına muhalif kanun yaptıklarından ve varolan küfür anayasasıyla insanlara hükmettiklerinden dolayı ayetin nassıyla tağutturlar. Ve bu yöneticileri inkâr edip onlardan ve onların ka- nunlarından uzak durmayanlar tağutu inkâr etmemişlerdir. Bunlar, namaz da kılsalar, oruç da tutsalar, iman ettiklerini zannetseler de bu imanları Allah'ın katında zandan ibarettir. İman iddialarının kendilerine hiçbir faydası yoktur. Çünkü kanun yapma ve yönetme yetkisi Allah'a aittir. O, ilahlığı ve rabbliği gereği insanlara hükmeder, kanunlar koyar. Bu, Kur'ân-ı Kerim'de o kadar açıktır ki bunu anlamayanlar -bir İslam âliminin belirttiği gibi;“Allah'ın kendilerini vahyin nuruna karşı kör ettiği insanlardır.”
İslam, bir düzeni, içindeki güzellikler veya kötülüklere bakarak değerlendirmez. Onun meşruiyetini Allah'tan alıp almadığına, hayata yön veren ölçülerinin vahye dayanıp dayanmadığına bakar. Bu değerlendirme sonucunda bir şeye İslam veya cahiliye der. İçinde bulunan güzellikler veya çirkinlikler farklı bir değerlendirme konusudur.
"Şunu bilmemiz gerekir: Hayır üzere kalabilmek için şerri, tevhid üzere kalabilmek için şirki, İslam üzere kalabilmek için cahiliyeyi, sünnet üzere kalabilmek için de bidati iyi bilmek gerekir.
93 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.