Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

The Danish Girl

David Ebershoff

The Danish Girl Gönderileri

The Danish Girl kitaplarını, The Danish Girl sözleri ve alıntılarını, The Danish Girl yazarlarını, The Danish Girl yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
310 syf.
9/10 puan verdi
Kitabı okumadım ama filmini izledim.Güçlü bir psikolojik film ve psikolojinin en uç noktalarından biri olan cinsel kimlik konusu günümüzde özellikle Türkiye'de kabul görmekte hala zorlanırken,verdiği ruhsal etkilerle film,insanı düşündürmeye hapsederek amacına ulaşıyor.Bu filmi izlerken ya da kitabı okurken mutlaka önyargısız ve güçlü bir empatiyle algılamak gerek.Sarsıcı bir etki.İnsanın yegane ihtiyacı anlaşılmaktır!
The Danish Girl
The Danish GirlDavid Ebershoff · W&N · 2015119 okunma
Greta'nın olmak istediği kadın olabilmesi için Danimarka'da yalnız, Avrupa'da bağımsız olması gerekiyordu. Nihayet nefes alabildiğini hissedebilmesi için kendisiyle ailesi arasına bir okyanus, bir kıta koyması gerekiyordu.
Reklam
Bazen Greta iş yükünün ağırlığını hissediyor, herkes dışarılarda gezip güzel vakit geçirirken sadece kendisi çalışıyormuş gibi geliyordu. Sanki her şey onun omuzlarına binmişti ve bir an durup başını bir yerlere dayasa küçük, samimi dünyaları yerle bir olacaktı.
Neyi hatırlayıp neyi hatırlamadığı konusu Lili'yi rahatsız etmiyordu. Hayatının, önceki hayatının önemli bir kısmının küçük bir çocukken okuduğu bir kitap gibi olduğunu biliyordu. Hem tanıdık hem unutulmuş...
Lili yalan bir hayatın hiçbir anlama gelmediğini anlamıştı. Kime dönüşmek istiyoruz? Kendimizi ne olarak görüyoruz? Kimliğimize dair bu sorular çoğunlukla insanın kendine dair çatışmalarının temelini oluşturur. Bunları çözerseniz özgür olmaya daha yakınlaşırsınız.
"Nasıl bir yardım istediğimi tam olarak bilmiyorum" , diyordu Einar. "Bu şekilde yaşamaya devam edebileceğimi sanmıyorum." "Ne gibi?" "Kim olduğunu bilmiyormuşum gibi."
Reklam
" İnsanlara biraz daha güvenebilmeyi öğrenmelisin gerçekten.."
Sanki Einar sonu gelmez bir dönüşüm sürecindeymiş, sanki tüm bu değişimler, gizemli kanamalar, çökmüş yanaklar, bitmeyen özlem asla bitmeyecekmiş, son bulmayacakmış gibiydi. Sonra düşündüğünde şu kanıya varırdı: Değişmeyen bir şey var mıdır ki? Herkes her zaman yeni birisine dönüşmüyor mu?
"Endişelenme," dedi. "Endişeli değilim." “Endişeli olmanın yanlış bir tarafı yok."
Greta çizim yaparken hiçbir şey düşünmezdi ya da ona öyle geliyordu: beyninin, düşüncelerinin, paletinde karıştırdığı boyalar kadar hafif olduğunu hissediyordu. Güneşe karşı ilerlemek gibiydi. Çizim yapmak adeta körü körüne, ancak inançla yoluna devam etmekti.
Reklam
Greta ayrıca her ne olursa olsun kendisini evliliğe çok uzak hissederdi. Ne zaman genç bir adam (düşmüş bir aristokratik sülaleden gelen basık suratlı bir Danimarkalı veya Amerikalı bir çelik patronunun bir yıllığına Avrupa turuna çıkmış olan oğlu) onu baleye veya Christian Limanı kanallarında bir geziye davet etse ilk aklına gelen düşünce, beni elde edemezsin, olurdu. Tek istediği entelektüel bir kadın olmaktı.
Hayaller paylaşılmamalıdır, demişti bir gün Hans ona.
Karşı çıkma, radikal olma dürtüsü sürekli olarak içinde kıpırdanan Greta, bazen aslında kastetmediği şeyleri, öylesine aklına geldiği gibi söylerdi.
Ailesinin kim olduğunu hiç kimsenin bilmesini istemezdi. Bir ergen olarak bile hiçbir zaman bu tür bağlantılara sırtını dayamak istememişti. Atalarına fazlasıyla güvenen insanlardan nefret ederdi. Ne anlamı vardı ki?
"Başkalarının ne düşündüğünü umursamaktan ne zaman vazgeçeceksin?"
70 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.