Are our lives meaningful, or meaningless? Is our inevitable death a bad thing? Would immortality be an improvement? Would it be better, all things considered, to hasten our deaths by suicide? Many people ask these big questions -- and some people are plagued by them. Surprisingly, analytic philosophers have said relatively little about these important questions about the meaning of life. When they have tackled the big questions, they have tended, like popular writers, to offer comforting, optimistic answers. The Human Predicament invites readers to take a clear-eyed and unfettered view of the human condition. David Benatar here offers a substantial, but not unmitigated, pessimism about the central questions of human existence. He argues that while our lives can have some meaning, we are ultimately the insignificant beings that we fear we might be. He maintains that the quality of life, although less bad for some than for others, leaves much to be desired in even the best cases. Worse, death is generally not a solution; in fact, it exacerbates rather than mitigates our cosmic meaninglessness. While it can release us from suffering, it imposes another cost - annihilation. This state of affairs has nuanced implications for how we should think about many things, including immortality and suicide, and how we should think about the possibility of deeper meaning in our lives. Ultimately, this thoughtful, provocative, and deeply candid treatment of life's big questions will interest anyone who has contemplated why we are here, and what the answer means for how we should live.

Yazar:

David Benatar

Tahmini Okuma Süresi: 8 sa. 10 dk.Sayfa Sayısı: 288Basım Tarihi: 2017Yayınevi: Oxford University Press

ISBN: 978-0190633813Ülke: TürkiyeDil: İngilizceFormat: Karton kapak

Türler:

Felsefe-Düşünce,

İnsan ve Toplum

Benzer Kitaplar

Tümünü Gör

Reklam

Kitap İstatistikleri

446gösterim

Yazar Hakkında

David BenatarYazar · 3 kitap

Cape Town Üniversitesi’nde felsefe profesörüdür. En ünlü eseri olan Keşke Hiç Olmasaydık: Var Olmanın Kötülüğü (2006) dışında bazı eserleri The Second Sexism: Discrimination Against Men and Boys (2012), David Wasserman ile beraber yazdığı Debating Procreation: Is it Wrong to Reproduce? (2015) ve The Human Predicament: A Candid Guide to Life’s Biggest Questions (2017)’dır. Keşke Hiç Olmasaydık: Var Olmanın Kötülüğü, Benatar’ın Türkçeye çevrilen ilk eseridir. David Benatar, dünyaya gelmenin her zaman beraberinde ciddi bir zarar getirdiğine inanır. İnsanın hayatındaki “iyi şeyler”, hayatının nispeten iyi geçmesini sağlasa da, insan dünyaya gelmediği takdirde bu “iyi şeyler”den zaten mahrum kalmayacaktır. Yazar “üreme karşıtı” (anti-natalist) görüşü savunur –çocuk yapmanın her zaman yanlış olduğunu– ve üreme karşıtı görüşle, fetüsün ahlâki statüsüyle ilgili olan kürtaj hakkı yanlısı görüşü birleştirerek kürtaj hakkında “ölüm yanlısı” (gebeliğin erken dönemlerinde) görüşten yanadır. Üreme karşıtlığı aynı zamanda insanlığın soyunun tükenmesini de getirecektir. Çoğu insan için içgüdülere ve sezgilere aykırı olsa da yazar, vardığı sonucu nüfusla ilgili birçok ahlâk kuramı açmazını çözümleyerek sunar. Aynı zamanda vegan olan Benatar, veganizm konusundaki tartışmalara da katkıda bulunmuştur.