Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Fiftieth Anniversary Edition

The Virtue of Selfishness

Ayn Rand

The Virtue of Selfishness Gönderileri

The Virtue of Selfishness kitaplarını, The Virtue of Selfishness sözleri ve alıntılarını, The Virtue of Selfishness yazarlarını, The Virtue of Selfishness yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Pleasure, for man, is not a luxury, but a profound psychological need. Pleasure (in the widest sense of the term) is a metaphysical concomitant of life, the reward and consequence of successful action—just as pain is the insignia of failure, destruction, death. Through the state of enjoyment, man experiences the value of life, the sense that life is worth living, worth struggling to maintain. In order to live, man must act to achieve values. Pleasure or enjoyment is at once an emotional payment for successful action and an incentive to continue acting. Further, because of the metaphysical meaning of pleasure to man, the state of enjoyment gives him a direct experience of his own efficacy, of his competence to deal with the facts of reality, to achieve his values, to live. Implicitly contained in the experience of pleasure is the feeling: "I am in control of my existence"—just as implicitly contained in the experience of pain is the feeling: "I am helpless." As pleasure emotionally entails a sense of efficacy, so pain emotionally entails a sense of impotence. Thus, in letting man experience, in his own person, the sense that life is a value and that he is a value, pleasure serves as the emotional fuel of man's existence.
Love and friendship are profoundly personal, selfish values: love is an expression and assertion of self-esteem, a response to one's own values in the person of another. One gains a profoundly personal, selfish joy from the mere existence of the person one loves. It is one's own personal, selfish happiness that one seeks, earns and derives from love. A "selfless," "disinterested" love is a contradiction in terms: it means that one is indifferent to that which one values.
Reklam
Pride is one's response to one's power to achieve values, the pleasure one takes in one's own efficacy. And it is this that mystics hold as evil. But if doubt, not confidence, is man's proper moral state, if self-distrust, not self-reliance, is the proof of his virtue; if fear, not self-esteem, is the mark of perfection; if guilt not pride, is his goal–then mental illness is a moral ideal, the neurotics and psychotics are the highest exponents of morality, and the thinkers, the achievers, are the sinners those who are too corrupt and too arrogant to seek virtue and psychological well-being through the belief that they are unfit to exist. Humility is, of necessity, the basic virtue of a mystical morality; it is the only virtue possible to men who have renounced the mind.
Intellectual pride is not—as the mystics preposterously imply it to be—a pretense at omniscience or infallibility. On the contrary, precisely because man must struggle for knowledge, precisely because the pursuit of knowledge requires an effort, the men who assume this responsibility properly feel pride.
Bir hayvan, bilgisini artırmaya veya onu göz ardı etmeye muktedir değildir. Bilgisinin yetersiz kaldığı bir durumda — örneğin hızla gelen bir trenin bulunduğu demiryolunda şaşkın duran bir hayvanın durumunda olduğu gibi — yok olur. Ancak yaşadığı sürece, bir hayvan bilgisinin genişliğine bağlı olarak, otomatik bir güvenlik içinde, tercih kudretine sahip olmadan faaliyette bulunur: Kendi bilincini askıya alamaz — algılamamayı tercih edemez - kendi algılarını göz ardı edemez - kendi çıkarını göz ardı edemez, kötüyü seçmeye karar veremez ve kendi kendisinin yok edicisi olarak davranamaz. İnsanın buna benzer bir otomatik hayatta kalma sistemi yoktur. Otomatik bir davranış yolu ve otomatik bir değerler takımı yoktur. Hisleri ona kendisi için neyin iyi neyin kötü olduğunu, neyin hayatına faydalı neyin zararlı olduğunu, hangi amaçları izlemesi gerektiğini ve hangi araçların onu bu amaçlara ulaştıracağını, hayatının hangi değerlere dayandığını, hangi davranış rotasını izlemesini gerektirdiğini otomatik olarak bildirmez. Tüm bu soruların cevaplarının neler olduğunu insanın kendi bilinci keşfetmek durumundadır; ama insan bilinci otomatik olarak faaliyet göstermez. Yeryüzündeki en gelişmiş canlı türü olarak insan, bilinci sınırsız bir bilgi elde etme kapasitesinde bir varlık olan insan, bilinçli kalma garantisi olmadan dünyaya gelen tek canlı varlıktır, insanı diğer tüm canlı türlerinden ayıran vasfı, onun bilincinin istemli olmasıdır.
Aleni mistikler, keyfi ve hesabı verilemeyen “Tanrı iradesi”ni bir iyilik standardı olarak ve kendi etiklerinin bir gerekçesi olarak almışlardır. Neo- mistikler ise Tanrı iradesi yerine “toplumun çıkarı”nı koymuşlar; böylece “iyinin standardı, toplum için iyi olandır” gibi bir tanımın girdabına düşmüşlerdir. Mantıken bu, günümüzde dünyanın her tarafındaki uygulanmasında da olduğu gibi, “toplum”un tüm etik ilkelerinin üzerinde bulunduğu, çünkü toplumun etiğin kaynağı, standardı ve ölçütü olduğu, çünkü toplum neyi irade buyurursa, her neyi kendi refahı ve memnuniyeti olarak ifade ederse, onun “iyi” olduğu anlamına gelmektedir. Bunun anlamı, “toplumun” canı istediği her şeyi yapabileceğidir, çünkü “iyi” toplumun yapmayı istediği şeydir (çünkü toplum onu istemektedir). Ve “toplum” diye bir varlık olmadığından, toplum sadece belli sayıda münferit insan olduğundan, bu, bazı insanların (çoğunluk veya toplumun sözcüsü olma iddiasındaki herhangi bir çetenin) gerçekleştirmek istedikleri herhangi bir kaprisi (veya zorbalığı) etik olarak görmeye ve göstermeye yetkili oldukları ve öteki insanların da etik olarak hayatlarını bu çetenin arzularına hizmet edecek biçimde harcamaya yükümlü oldukları anlamına gelmiştir.
Reklam
Tabiat insana otomatik bir hayatta kalma şekli sağlayamadığından ve insanın hayatta kalmayı kendi çabasıyla becermesi/başarması gerektiği için, bir insanın kendi çıkarının peşinde koşmasının kötü olduğu düşüncesi insanın yaşama arzusunun da kötü olduğu, yani insanın hayatının da kendi başına kötü olduğu anlamına gelir. Hiçbir düşünce bundan daha kötü olamaz.
Bugün ahlaki yargı diye kabul edilen şeyin ahlaksızlığına bir bakın. Servet üreten bir sanayici ile banka soyan bir gangsterin her biri de kendi “bencil” çıkarının peşinde olduğu için eşit derecede ahlaksız görülmektedirler. Ailesine destek olmak için kariyerinden vazgeçen ve tezgâhtarlıktan yukarı çıkamayan genç bir adam, eziyet verici bir mücadeleye katlanan ve kişisel tutkusuna ulaşan gence göre ahlaki bakımdan daha üstün sayılmaktadır. Bir diktatör de ahlaklı görülmektedir, çünkü o tarifi mümkün olmayan gaddarlıkları kendisi için değil de “halk”ın çıkarı için yapmıştır.
Bugün insanların “uzlaşmadan” bahsederken kastettikleri şey, karşılıklı meşru bir taviz veya alışveriş değil, fakat kesinlikle kişinin kendi prensiplerine ihanet etmesidir.
İnsanın ahlaktan ka­zanacağı hiçbir şey yoktur, sadece kaybedebileceği şeyler vardır.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.