Tıp hangi süreçlerden geçerek egemenlerin elinde bir baskı aracına dönüştü? Bu süreçte, durumların ve hastalıkların metaforik algılanışının yeri nedir? Hastalıkların kültürel birer unsur haline dönüşmesinde yönetenlerin müdahaleleri oldu mu? Hekimler kimin yanında yer alıyor?
Çalışmamda bu soruların yanıtları verilmiyor. Bu ve benzeri soruların yanıtlarına ulaşmak için kapılar açılmaya çalışılıyor. İlk insanın bir acı karşısında attığı çığlıktan, Halepçe katliamına, cüzzamlıların kapatıldığı evlerden Guetamala cangıllarına dek seçilen az sayıdaki örnek kısaca sorgulamaya çalışılıyor. İşte seçilen örneklerden birkaçı: şamanlık, cüzzam, sara, frengi, kara ölüm, “kadın olmanın” tabu’su, AIDS, terörizm ve hekimler!
(Arka kapaktan)