Bir gemi kazası sonrasında, bir İngiliz havacı olarak tecrübelerine ya da Temeraire’e dair hiçbir şeyi hatırlamaz halde Japonya kıyılarına vuran Laurence, yalnızca kendi hayatını değil, İngiltere’nin Uzak Doğu’daki istikrarsız pozisyonunu da tehdit eden ölümcül politik entrikaların tam ortasına düşmüştür. Asırlık düşmanlıklar ve güvensizlikler tüm bölgeyi Laurence ve Temeraire’in farkına varmadan yol açmış olabileceği, en ufak bir kıvılcımda havaya uçacak bir barut fıçısına çevirmiştir. Britanya’yı tam da müttefiklere can havliyle sarılmaya en ihtiyaç duyduğu zamanda yeni düşmanlarla karşı karşıya getirecek bir kıvılcım.
Batıda ise daha büyük bir yangının kokusu alınmaya başlamıştır. Napolyon eski müttefiki Çar I. Aleksandr’ı kışkırtmıştır ve dünyanın şimdiye dek gördüğü en büyük orduyla, fethettiği ülkeler listesine Rusya’yı da eklemeyi planlıyordur. Yeniden bir araya gelen Laurence ve Temeraire, bazı sürpriz müttefikleri ve eski dostlarıyla Moskova sınırlarındaki yerlerini almış, hayatlarındaki en büyük mücadelelerinden biriyle karşı karşıya kalmıştır… İki eski dost, aralarındaki bağın yalnızca anılardan ibaret olup olmadığını da bu mücadelede öğrenecektir.