Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tiyatronun Cadısı

Macide Tanır

Tiyatronun Cadısı Sözleri ve Alıntıları

Tiyatronun Cadısı sözleri ve alıntılarını, Tiyatronun Cadısı kitap alıntılarını, Tiyatronun Cadısı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu ülke ne zaman doğru düşünecek? Eğitim, eğitim, eğitim!.. Aptal gibi ezberleyip sınıf geçmek değil; kültürle yoğrulabilmeyi öğrendiği zaman doğruyu bulacak. Köy enstitüleri, halkevleri kapatılmasa idi bugün Türkiye düze çıkmıştı.
Sayfa 12 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Hoşgörüyü severim ama gözümden hiçbir şey kaçmaz. İstemesem de her şeyi görürüm, fark ederim, anlarım. Karşımdaki önceleri küçük küçük fiskeler atar, ben hoşgörüyle fark etmemiş gibi davranırım. Fiskeler çoğalıp da tokata dönüşünce dostluğa, sevgiye yazık olur. O kişi artık elektrik sahamdan çıkar. Eğer çok sevdiğim bir kişi ise çok acı çeker, boşluklara düşerim. Unutmam ama kinci değilim, unutmamak kinci olmak demek ise onu değerlendiremiyorum.
Sayfa 335 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Reklam
" fesupanallah! "Çok farklı yetiştik" diyorum, "İyi ya mozaik" diyorlar. Bu mozaik lafını da kim çıkardı ise çok iyi etti. Her hali, her durumu, her maskaralığı örten bir yorgan.
"Hepiniz cok dikkatli olun, çok araştırmadan hüküm vermeye kalkmayın ve de merhametli olun, her şeyi inceden inceye araştırın''
...Oysa kitaplara, yazarına bakacaksın, düşüneceksin, almaya karar vereceksin, satın alacaksın, senin olunca evirip çevirip kapağına, arkasına bakacaksın, kitabın o kendine has kokusunu duyacaksın, eve gelip de okumaya başladığında hiç bilmediğin bir dünyanın kapı zilini çalıp içeri gireceksin...
Sayfa 248 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
'Deneyimlerimiz, birikimlerimiz arttıkça sıkıntılarımız da artıyor. Altında ezilmemek için özel çaba gerektiriyor. Mutsuz oluyorsunuz'
Reklam
Çok eski yıllarda, herkesin dürüst namuslu olduğu yıllarda ben de öyle olduğum için övünmüyor, bunun çok doğal olduğunu düşünüyordum. Oysa şimdi hırsızların, kaypakların, sözün bir kez, o da ağız denen kafadaki beyin ile ilişkili yerden çıktığını inkâr edenlerin veya bilmeyenlerin çoğunlukta olduğu günümüzde ne yazık ki övünülecek bir özellik diye düşünüyorum
Çünkü bizim esas görevimiz çalışmak, öğrenmekti. İyi not almanın maddi karşılığı olmadığı gibi, şımarık bir düzeysizlik henüz ortalarda yoktu. Onun için o yılların nesli çok ama çok iyi yetişti. Atatürkçü, vatansever, insansever, dürüst, namuslu, haysiyetine düşkün, değerli bir kuşak. Bütün ömrümde haysiyet vegururum önden gitti; para, madde hep arkadan geldi.
İlahiler; mutluyum sözüne şaşırmanız gerek. Bu karanlık, bu yoz, her şeyin değerini yitirdiği ortamda "Neden mutsuz" sorusu sorulur mu? Anayasa deliniyor, babalar deliniyor, bütçe deliniyor, meclis öyle, herkes delik dolaşıyor.
Sizi, bizi mutsuz, çok mutsuz ettiler. Ben bir saniye sonrasına bile umutla, sevinçle bakan biryapıya sahiptim. Artık o kişi kayboldu. O kadar kayboldu ki ben sanatçı Macideyi anlatmak üzere yola çıkmışken bakın nerelere saptım.
Reklam
Gülmek de bir reaksiyondur. Varlığını değişik biçimde kabullenmek demektir. Hiç ses çıkmaz ise, o kötü.
Bu ülke ne zaman doğru düşünecek? Eğitim, eğitim, eğitim!.. Aptal gibi ezberleyip sınıf geçmek değil; kültürle yoğrulabilmeyi öğrendiği zaman doğruyu bulacak. Köy enstitüleri, halkevleri kapatılmasa idi bugün Türkiye düze çıkmıştı. Kentlere akınolmayacaktı. Herkes işini, aşını, okulunu doğduğu yerde bulacaktı ve o doğduğu yere kök salacaktı. Köy enstitülerinde sağlık ocağından, ziraatten, marangozluğa, şiire, edebiyata, dokumacılığa kadar yaşamda gerekli olan her şey öğretiliyordu
'..günlerin birinde, bir milletvekilimiz televizyon kanalında, aldıkları paranın kendilerine yetmediğinin örneğini veriyordu. "Bu para bize hiç yetmiyor; mesela bir sünnet düğününe gidiyorsun, normal bir vatandaş bir milyon verse olur, ama bir milletvekili en aşağı 20 milyon vermeli" dedi.'
18 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.