Bu adama bayılıyorum sizde ben ve Richard abimiz gibi küçük şeylerden hikayeler hemde çok hoş hikayeler çıkacağını düşünüyorsanız ve biraz çatlaksanız okuyun. Her hikayede bir olay olmalı dolu dolu olmalı diyorsaniz beğenmemeniz muhtemel çünkü sıçtığı boku bile anlatan biri kendisi. Tabi dolu dolu hikayeler de var bence bi okuyun.
Birkaç yılda bir ara sıra biraz poker oynarım ama çok değil çünkü hiç şanslı değilimdir. hep kaybederim, bu yüzden pek eğlenceli değildir. Sürekli kaybetmeyi kim sever ki? Poker oynarken ben hep kaybederim işte.
Çok kayıtsızım, tıpkı dua etmekten bıkkınlık geldiği için herkesin iki yüz yıl önce terk edip başka yerlere gittiği ve hepimizinki gibi mezarda biten farklı hayatlar kurduğu, otlar bürümüş bir manastırın mutfağındaki kör bıçak gibi.
Bir cenaze evinde sucuklu yumurtanın tadının nasıl olacağını merak ettim. Orada dondurma yemenin ne kadar zor olacağını düşündüm. Sıcak bir gün olsa bile orada dondurmanın erimesi gibi büyük bir sorun olmayacaktı.
Beat kuşağının haylaz temsilcisi Brautigan...
Tokyo-Montana Ekspresi kara mizahla anlatılan, ironik, mini otobiyografik öykülerden oluşuyor. Amerikan kültüründen izler taşıyor.
Hiç de şizofren teşhisi koyulmuş bir yazarın öyküleri değil sanki. "Talihsiz Bir Kadın", "Yani Rüzgar Her Şeyi Alıp Götürmeyecek", "Tokyo-Montana Ekspresi"nden sonra yazarla özdeştik sanki. Sırada"Kürtaj" isimli kitabı var. Keşke intihar etmeseydi de, daha çok yazabilseydi.
Hayatının büyük kısmını minik gerçekliklere ilgi duyarak geçirmiş. Buna öykülerinde rastlıyorsunuz. Kitapta da bahsedildiği gibi Brautigan, bazen çöpe atılan Noel ağaçlarını ölümsüzleştiren fotoğraflarda, kulubeyi şehrin meydanına çevirdiği ampullerde, idam mahkumların mönülerinde, patlamış mısır etiketinde, kar tanelerinin dansında hikâyesine malzemeler çıkarıyor. Hayvan mezarlığını gezip öykü yazıyor.
Yazarla tanışanların onun kalemini, mizahını seveceğinden eminim.
Keyifli okumalar efendim.
Gerçekteyse kemikleriniz, kaslarınız ve kanınız yıprandığında, kalbiniz unutulmaya yüz tuttuğunda, içinde yaşadığınız tüm evler yok olduğunda ve insanlar uygarlığınızın var olduğundan pek emin olmadığında yaşlanırsınız.