Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Don Cristobita ile Dona Rosita’nın Acıklı Güldürüsü - Mariana Pineda

Toplu Oyunları 3

Federico Garcia Lorca

Toplu Oyunları 3 Gönderileri

Toplu Oyunları 3 kitaplarını, Toplu Oyunları 3 sözleri ve alıntılarını, Toplu Oyunları 3 yazarlarını, Toplu Oyunları 3 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sevgilimin iç çekişi göklerde uçuşuyor. Göklerde uçuşuyor iç çekişi sevgilimin.
ROSİTA: (Sevinçten her şeyi unutarak.) Ne duygulu, ne ince yaratılışlı bir insansın, şekerim. Yaprak yaprak ayrılıp senin ellerine dökülen bir çiçek gibiyim. COCOLICHE: Her gün biraz daha renkleniyor, biraz daha güzelleşiyorsun; her gün sanki bir tülü sıyırıp atıyorsun üstünden; gittikçe daha candan, daha çıplak sokuluyorsun bana.
Reklam
COCOLICHE: Limonluk çiçeğim benim! Biberim, tarçınım! (Bu aşk sahnesi bir opera düeti gibi oynanır.) ROSITA: Hadi, kaç git, bırak ben burada yalnız öleyim.
CRISTOBITA. Geberteceğim seni, toz edeceğim, ufalayacağım, kemiklerini kıracağım! Sonra da seninle görüşürüz, Dona Rosita, alçak karı! Tam yüz pesetaya patladın bana! Brrrr… Pin! Pin! Pan! Öfkeden boğulacağım nerdeyse! Pun! Pan! Ne arıyorsun sen burada? CURRITO. (Titreyerek.) Ne… canım ne isterse!
CURRITO: (Fısıldayarak) Çıkar beni buradan! COCOLICHE: Beni çıkarma! Ben burada ölmek istiyorum! ROSITA: Tanrınızı severseniz susun!
ROSITA: (Duygulu bir tavır takınarak.) Ne güzel, ne aydınlık bir gece akıp gidiyor damların üzerinden. Çocuklar yıldızları sayar bu saatte, yaşlılar ise uyuklar durur. (CRISTOBITA oturup ayaklarını masanın üstüne uzatır, içmeye başlar.) CRISTOBITA: Keşke şaraptan yapılmış olsaydım, kendi kendimi de içerdim ne güzel! Hoooo! Göbeğim de bir pasta olsaydı, kocaman, pembe bir pasta, erikli, bol patatesli… (İki kukla da kafalarını dolapların üstünden çıkarıp iç çekerler.) Kim o içini çeken? ROSITA: Ben… Ben çektim, çocukluğumu hatırladım da…
Reklam
COCOLICHE: (Uykusunda.) Cristobita döver seni, sevgilim! Yemyeşil bir göbeği, yemyeşil bir kamburu var. Geceleri sabaha kadar uyuyamazsın onun horlamasından. Sonra ben, ah, nasıl öperdim seni şapur şupur! Ah, ne üzüldüm başında o kara kurdeleyi görünce!… Sonunda tepeden tırnağa karalara bürüneceğim!
BİRİNCİ DELİKANLI: Cocoliche bu. İKİNCİ DELİKANLI: Niye ağlıyorsun? Hadi kalk… koruda bir kuş bir ağaçtan öbürüne uçmuş diye üzülmeye değer mi! ÜÇÜNCÜ GENÇ: Canın çıksın ki bırakmayız. Hadi yürü, bir rüzgâr esti mi tarlalardan doğru, ne üzüntün kalır, ne bir şey. BİRİNCİ DELİKANLI: Hadi gidelim, hadi, hadi. (COCOLICHE’yi alıp götürürler. Uzaklaşırken şarkıları, konuşmaları duyulur.)
COCOLİCHE: Ne demek istiyorsun? ROSİTA: Demek istediğim, sağına soluna bak da iyice, gör insanlar nelere katlanıyorlar, öğrensin yüreğin acıya dayanmayı, belki o zaman sen de katlanabilirsin buna… COCOLIGHE: Anlayamıyorum.
CRISTOBITA. Ağzı bir parça büyük, ama vücuduna diyecek yok. Daha kesişmedik pazarlığı… İçimden konuşmak geliyor, canım çekiyor şurada birkaç söz etmeyi bu yavruyla ama, fazla yüz vermek doğru olmaz şimdi. Kendisine çok güvenmesin. Her kötülük gururdan doğar. Hı? Hayır mı dedin? UŞAK. (Titreyerek.) Yok, efendim!