nice yorgunluklar kopardım defterimden
eski rüyalarımı sakladım nafile yere
rüzgâra kapılıp ağaçlara takılmış uçurtmalara
nice umutlar devşirdim insan dolu tarhlardan
-duydun mu kendi sesini?
-duydum gökgürültüsü misali
yüzüme kapanan kapıları
dünyanın ortasındaki bir harfte
duydum geçmişin ve geleceğin
en zehirli kahkahasını
ve duydum duyulmaz sandığım
o derin yalanı
ne çok gürültü var dedim
duyamıyorum kendi sesimi
ben mi sessizim
yoksa gürültü mü fazla
dedim sana duydun mu?
belki bir uykuyum
yorgun bir adımım yolda
bitab bir bakış
ya da soğuyan bir cesedim belki de
belki bir yanlışım
kurşuni bir gökyüzü ile
kurşuni bir deniz arasında
yorgun düşmüş bir yanlış
yaprakların hışırtısıydım oysa
duyulmayacak kadar
uzak bir sessizliktim
uçurumdan aşağı terk edilmiş
bir yankı mıydım yoksa
bir çiçeğin solarken
bıraktığı fısıltıydım belki de