“Taş taş üstüne koyar gibi örüyorum beni bugünlere getiren yolu; yazıdan ördüğüm, sonra ardına çekildiğim duvarı.. Tuğla, ateşin imtihanından geçer ilkin.”
Sistem içine içine devamlı çöküyor. yeryüzünde gördüğümüz her şeyin temelinde bir enkaz . Tüm medeniyetler kendilerinden önce yıkılmış başka medeniyetlerin üzerinde kurulu. Geçmişin kaderi gelecekte mütemadiyen tekrarlanıyor.
Çeşitli kanallarda düzenlenen sözde halkın aydınlanıp bilgilenmesini amaçlayan açıkoturum, tartışma programları çoktan birer "fikir müsameresi" oldu.
Fikrin olmadığı, ama fikrin ekrandaki taşıyıcı figürlerin kişisel arızalarıyla seyirlik hale getirildiği programlar, tartışmanın yerine atışmanın, sataşmanın, kavganın geçtiği saldırganlık showlarına dönüştü.
Aynı zaman diliminde farklı tarihsel dönemlerin, eğrilerin post- modern anlamdaki yan yanalığını, bir aradalığını doğru konumlandırıp anlamlandırmak için, gene de kültürel sürekliliğin, toplumsal birikimin tarihsel bir perspektifte, olgular arasında diyalektik ilintilendirmelerle okunması gerektiğini düşünüyorum. Bu tutum bana, hem içinde yaşadığınız çağın kaçınılmaz yan yanalığı, bir aradalığını bir sorumsuzluk, şuursuzluk hali olmaktan çıkaracak, hem de evrilme, ilerleme, tutarlılık, bütünlük kavramlarıyla ilişkimizi büsbütün koparmaktan alıkoyacak bir yaklaşım olarak görünüyor.
Benim gündelik dilin çoktan aşındırdığı "gösteri" ile "müsamere" gibi sıradan görünen iki sözcük arasındaki ayrım hakkında bunca söz alma ihtiyacım da bununla ilgili olmalı.
-Ağustos 2008