Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Lirik Şiirler 1973 - 1992

Tuğralar - Perişey

Enis Batur

Tuğralar - Perişey Gönderileri

Tuğralar - Perişey kitaplarını, Tuğralar - Perişey sözleri ve alıntılarını, Tuğralar - Perişey yazarlarını, Tuğralar - Perişey yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir adım kalmış atlamama balkondan, sahi bir adım mı kalmış?
Sayfa 292Kitabı okudu
Kendime doğru gittiğim hızda kiminle çarpışacağım- aklımda bir adım kalmış, şimdi, hemen söyle!
Sayfa 293Kitabı okudu
Reklam
Alıştırmıştık ölümüne kendimizi, alışmıştık bazı sorulara onda karşılık aramaya, henüz kabul etmiyorduk onun da bizim gibi umarsız ve telaşlı kendi ölümünden büyük bir yanıt beklediğini.
Sayfa 290Kitabı okudu
Hayat bilgimiz zayıf, hayat bilgisi güçlüdür diye bellediklerimizi bir bir götürüyor Ölüm: Kavrayamıyoruz bir türlü: Nedir Zaman, Yeryüzünün üstü bittiğinde ne başlayabilir ötede, nefesimiz söner sönmez bir ışık mıdır terkeden evreni?
Sayfa 290Kitabı okudu
Ama bilebilir miydi bir şehrin her zaman bir şehir, bir kelimenin hep bir kelime, anlamın ortasında buluştuğumuz bir anlamı olmadığını bilebilir miydi o yabancı okur?
Sayfa 276Kitabı okudu
Yok mu uzatsam, tutacak elimi bir el? Nicedir kalkıyorum bitmeden gece, kulaklarımda uğulduyor o ses: "Gel".
Sayfa 269Kitabı okudu
Reklam
Uykularıma dadanan geçimsiz melek! Geldim geçerim anlamın yüzüstü bıraktığı evrenden, hayat yazım sabırsız elyazıma çoktandır küstü.
Sayfa 269Kitabı okudu
Neredeyse çocuktum erken ölüm bir burgu gibi yapıştığında yakama, Boris Vian ile Dylan Thomas arası erişemedim bir türlü 40 yaşıma.
Sayfa 269Kitabı okudu
Berjerin kulaklarından birine yaslamış başını, bacaklarını toplayıp yan durmuş biraz, koyu mavi bir akşam çukuru dolduruyor dalgın bakışından ardakalan yüzünü. Sakallı mu, belli değil bu resimde, ne zaman kaç yaşında, tamı tamına o da. Bir tek açılmış alnını kateden belirsiz bir beyaz ışık: Ya kayboluyor, kâh orada. Karşı kıyıyı görüyor olmalı oturduğu yerden; sanki elektrik kesilmiş şehrin bu yakasında, içindeki karartmayı çoktan kabul etmiş bezgin bir insanı çağırmış yekpâre kırık Zaman, sanki hiç gelmeyeceğini bildiği bir trenin bekleyişi içinde uzun peron boyunca yürümüş geceden sabaha doğru, sanki: Bir sabahsa, mutlak, aradığı: Bulamamış.
Sayfa 258Kitabı okudu
Sabah için çok erkendir, gece için çok geç bazen.
Sayfa 211Kitabı okudu
Reklam
Kış geldiyse, başladıysa çatlak camlardan ve pervazlardan sızan soğuk iliğimize işlemeye, bir başka mevsimin arayışına yönelir, çaresiz, içimizdeki katı saat. Geçmişte bir bahar, geçmiş birkaç bahar canlanır ağır ağır geçmişte yaşadığımız kuzey şehirlerinden kopup. Kış geldiyse, yeniden dokunulmamış bir bahar düşlenecek demektir: Çatlak camda kırılan ışık şimdiden dokunup geçerken elimizden.
Sayfa 194Kitabı okudu
Bazen sorular da kıvrılıp suskun bir ağızda uyuyakalır.
Sayfa 193Kitabı okudu
Zaman da değil Gidilebilse, ne çok iz kalıyor geride. "Belki zaman," diye düşünüyor adam: "Zaman eksiltebilir birikeni." Oysa ne zaman, ne de ona benzer şeyler-ona benzer şeyler?- silebiliyor mekâna sinenleri. Eşyalar değiştirilse de, yeni badana yaptırılsa da değişmiyor ağrının kurduğu sıra: Değişmiyor çünkü sokak adları, değişmiyor şehirler ve insanlar, dünden bugüne inatla yürüyen inatçı mantık. Her mevsim, her dolunay, yağmurlar, bahar aldatmacaları, her kuyu, her kule, her balkon, kadehler, mumlar, köpükler, her kırmızı, her siyah, her gri, her uyku, her düş, her uyanış -yer etmişse- aynı çiviyi isteyen bir delikte tıpatıp zonkluyor. "Zaman da değil," diyor adam, kimse yokken, yüksek sesle. Yeni bir iz kalıyor orada, o an.
Sayfa 173Kitabı okudu
Düşler insandan insana geçebilir miydi bir yerde kesilip?
Sayfa 162Kitabı okudu
280 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.