Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türk Dili Tarihi

Ahmet Caferoğlu

En Eski Türk Dili Tarihi Gönderileri

En Eski Türk Dili Tarihi kitaplarını, en eski Türk Dili Tarihi sözleri ve alıntılarını, en eski Türk Dili Tarihi yazarlarını, en eski Türk Dili Tarihi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dinyeper ırmağından başlayarak, Volga ırmağının doğusuna doğru epeyce bir arazi parçasını içerisine alan sahaya, XI. yüzyıldan XV. yüzyıla kadar yaşayan Arap ve İran müellifleri, Deşt-i Kıpçak [Kıpçak Çölü] adını vermişlerdir. Rus ve Bizans kroniklerindeyse Kıpçak kelimesinin kullanılışına tesadüf edilmemekte. Rus vakanüvisleri bu kelimenin yerine, eski "Polovets," Bizans kronikleriyse yalnızca "Koman" kavim adını kullanmışlardır. İlk olarak Deşt-i Kıpçak toponimik terimini kullanan Nâsır-ı Husrev olmuştur.
Sayfa 502Kitabı okudu
Kıpçak hâkimiyeti altına girmiş diğer milletler üzerindeki Kıpçak tesirinin, bilhassa folklor ve müzik sahalarında daha genişçe olması gerekir. Nitekim Bartenhold gibi otoriter bir tarihçi dahi Rusların millî malı sayılan "sekme bacak atma dansı"nın Kıpçaklara ait olduğunu açıklamaktadır.
V. A. Parhomenko, "Sledi polovetskogo eposa v letopisyah (Kıpçak Eposunun Letopislerdeki İzleri)," Problemi vostokovedeniya, 1940, III, s. 391.Kitabı okudu
Reklam
Nevâî büyüklüğü diye bir şey var
Nevaî'nin Mecalisü'n-Nefais adlı küçük, fakat çağıran edebi ve kültür hayatını açıklamakta çok önemli bir yeri olan eserine bakılacak olursa, Nevai tarafından bilinen ve tanınan üç yüzü aşkın Türk şairinin yüzde doksam Farsça yazmayı tercih etmiştir. Ali Şir Nevai'yi yıldıran ve sıkan bu gerçek, nihayet şairi, hayatının sonuna doğru Türkleri ikaza mecbur etmiş ve o da hiçbir şeyden çekinmeden Muhakemetü'l-Lugateyn adlı eserini yazmaya mecbur olmuştur. Sahası olmadan, Türk dilinin Fars dili üzerindeki üstünlüğünü ispata kalkışan Ali Şir Nevai, açık söylemek gerekirse bu hususta oldukça zayıf kalmıştır. Dillerin bir diğerine karşı üstünlüğü meselesi, umumiyetle ne münakaşa ne de iddia edilir. O, bu eserivle yalnız ikaza çalışmış ve kendi mensubu bulunduğu Türk muhitini, Farsçayla beraber Türkçede de yazmaya davet etmiştir. Fanatik bir dilci ve şair değildi. Kendisi Arap ve Fars dillerini kendi anadili kadar bilir ve yazardı. Lakin öz dili varken yabancı Fars dilinin esaretine ve taklidine tahammülü yoktu. Çevresi ve köyleri kamilen [tamamen] Türklerle meskûn olduğu halde, şehirlerin aristokrasi sınıfının Fars dilinin üstünlüğünü sağlaması, elbette Türkçü bir düşünür için tahammül edilmez bir meseleydi.
Sayfa 570Kitabı okudu
Bütün hayatını şuurlu bir surette Türk diline ve Türk kültürüne hasreden Ali Şîr, yürüttüğü davanın semerelerini görmediyse de ölümünden sonra binlerce kilometreden, İran, Türkiye, Azerbaycan, Suriye, Hindistan, Herat'tan akın eden yüzlerce şakirdi [öğrencisi], onun kurduğu edebiyat mektebini ve edebî Çağatay şivesini Türklüğün her bir köşesine kadar götürdüler. Osmanlı edebiyatının Ahmed-i Dâî, Karamanlı Nizâmî, Bahti, Amri, Dukakinzade Ahmed, Za'fi, Fuzuli, Kâtibi mahlaslı Seydi Ali Reis, Nedîm-i Kadîm, Fasih Ahmed Dede, Nedim, Şeyh Galib, Muvakkitzade M. Pertev, Benlizade M. İzzet Beg, Refîî Amidî gibi şairleri Çağatayca şiirler yazmaya başladılar. Bu şiirler Çağatay edebiyatının ve Ali Şîr Nevaî'nin Osmanlı edebiyatı üzerindeki tesirinin başlıca örnekleridir.
Sayfa 604Kitabı okudu
24 öğeden 21 ile 24 arasındakiler gösteriliyor.