Türk Düşününde Batı Sorunu
Niyazi BerkesEn Eski Türk Düşününde Batı Sorunu Gönderileri
En Eski Türk Düşününde Batı Sorunu kitaplarını, en eski Türk Düşününde Batı Sorunu sözleri ve alıntılarını, en eski Türk Düşününde Batı Sorunu yazarlarını, en eski Türk Düşününde Batı Sorunu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Cenevre Türk Yurdu’ndan dergiye gelen bir mektuptaki şu cümleler bize açıklar: Biz mefkûre olarak Türklüğün yükselmesini istiyoruz. Bir Rum gibi bankacı, bir Ermeni gibi tacir, bir Avrupalı gibi her şey olmalıyız. Bunlar esas olarak alınınca seçilecek yolların ne istikamette olacağını düşünürüz. Bu düşünce bizi her şeyden önce Türk gençliğinde bir milli şuur tevlit etmeğe sevk ediyor.
Sayfa 56Kitabı okudu
Dünyanın düşler dünyası olmadığını, hesap-kitap dünyası olduğunu anlaman yeter. Kalkınmanın yolu heyecan ve kin değil, bilgi ve medeni cesarettir.
Alışkanlıklar insanları her şeye karşı yabanileştirir.
Devlete biraz nefes aldırmak için baskıları hafifletmek, ona yeniden dış yardım sağlayarak kalkınmasına son bir fırsat vermek yolundaki teklifler ya ilgisizlikle, ya düpedüz daha ağır ödünler istemekle karşılanıyordu. Bu işte en sert davranan, Türkiye'de en büyük yatırımları olan Fransa'ydı; yardım istemeye gelen Cemal Paşa'nın göğsüne bir Legion d'Honneur nişanı takıp selametleşmişlerdi. Ötekilerin de Türkiye kalkınsın diye yardım etmeye hiç istekleri yoktu. Onların açısından Türkiye'nin kalkınması değil, ortadan kalkması gerekiyordu.
İslamcılık birinci projenin, Turancılık da ikinci projenin propaganda aracı oldu.
Atatürk yalnız Turancılığın değil, Türk bağımsızlığına kavuşan Türkiye'de Türkçülüğün bile gereksizliği sonucuna vardı; onun yerine demokratik ve halkçı milliyetçiliği getirdi. O zamandan bu beri geriye Turancılık adını benimseyen sadece eski Türkçülük paryaları kaldı.
"Meşrutiyet dönemi ne demokrasiyi, ne de yabancı emperyalizmine bağımlı olmaktan kurtuluşu gerçekleştirebildi. Harp gelince, Türk halkı dış siyaset pazarında şark köleleri gibi satıldı."
Dünyanın düşler dünyası olmadığını, hesap-kitap dünyası olduğunu anlaman yeter. Kalkınmanın yolu heyecan ve kin değil, bilgi ve medeni cesarettir.
"Bir devrim devirdiği rejimin giriştiği ve halkın çoğunluğunun ekonomik çöküşüne neden olan siyasal, finansal yükümlülükleri üstüne aldığı anda da gerçek bir toplumsal devrim yolu açma ya da reform yapma şanslarını kaybeder."