Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türk Tarihinde Osmanlı Asırları 1- 2 Cilt

Samiha Ayverdi

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Hakikat!
İnsanı Allah'dan, Allah'ı insandan ayıran dünya görüşü, ne yazık ki insanı insandan ayırarak, ferdi, egoizm zindanında hapsetmiş, böylece de onu, " Varsa ben, yoksa ben!" dedirtmek azâbına uğratmıştır.
Sayfa 171 - Çağın sorunu...Kitabı okuyor
İnsanı Yaşat ki Devlet Yaşasın!
Gösteremezdi. Zira o adamlar devleti kendileri için değil, kendilerini devlet için lüzumlu gören Serdengeçti fedailer, ruh sağlığına sahip büyük insanlardı. Kimseden nimet ve atıfet beklemezler, beklemedikleri içinde kimseden korkmazlardı.
Reklam
Cehâlet ve menfaat gibi iki kuvvet birleşti mi, câhil kütleyi ayaklandırmaktan kolay bir şey olamazdı.
Taassup Hz. Cili’nin dediği gibi cehennemin en son durağıdır. Yani insan hangi kuralın içine gömülmüşse o, insanda cehennem yaratır. Bu bakış açısından mutasavvıflar şeriatı çok farklı bir anlamda yorumlarlar. Şeriatı kuralların içine sıkışmış kaideler değil de aşkın manasında ilerlemek için yol gösterici kaideler olarak anlatırlar. Dolayısıyla insanın tasavvuf inancı olmadan dinin manasını idrak etmesi çok zordur.
Kibir!
İhtiraslı devlet adamları, cenklerin getireceği şan ve şeref peşinde koşarken acaba memleketin iç düzeni ne halde bulunuyordu? Mülkî, askerî, hukûkî, içtimâî ve kültürel mekanizma, bir zamanlar kıl kadar aksaklık göstermeyen eski muvâzene ve kudretini kaybetmişe benziyordu. Devletçilik rûhunun temeli olan kapalı sınıf sisteminde çatlaklara meydan vermeyen o sıkı disiplin pek de devam ediyora benzemezdi. Bir başıboşluk, bir mesûliyetsizlik ve düşmanı küçümsemeye alışmış bir gurûrun, gözleri dumanlamış, idrakleri karartmış olduğu artık bir gerçekti.
Menfaat dünyası...
Seyri ve neticesi ne olursa olsun, her kaynaşma ve ayaklanmada mühim olan, birer figüran artist rolündeki yığınların çıkardığı gürültü değil; bu yığınların gizli ve aşikâr talep, ızdırap ve zaaflarını sezip bunları şahıs ve zümre menfaatleri adına kullanmasını bilen anarşi merkezlerinin gâyesidir. Bu belirli ihtiraslar etrâfında merkezleşen gâyeler ise sosyal şartların ve siyâsî buhranlarin halk için müşküller arzettiği devirlerde ki hoşnutsuz ruh hâletinden faydalanarak ucuz menfaatler karşılığı kütleyi kendine kazanır.
Reklam
Tevhid
Bu nasıl muvâzeneli ve işlenmiş bir rûhun yarattığı dünya idi ki madde ile yekcücut olup ondan konuşan imân, âdeta madde denen kesif varlığı billurlaştırmış, elle tutulan, gözle görülen bir sûrette kendi söyleyici olmuştu. Devletçilikte bu ruh, idârecilikte bu ruh, barışta, savaşta, cemiyette, âilede, idârede, alışta verişte, hunerde san'atta hulâsa hayatta, ölümde seyreden, hümeyleyen hep bu ruh idi.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.