Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türk Terbiyesi

Ziya Gökalp

Türk Terbiyesi Gönderileri

Türk Terbiyesi kitaplarını, Türk Terbiyesi sözleri ve alıntılarını, Türk Terbiyesi yazarlarını, Türk Terbiyesi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kültürel Türkçülüğün ilk amacı budur. Yani terbiye ve eğitimimizi bir yandan beynelmilel medeniyete, öte yandan milli harsa (kültüre) dayandırmaktır. Gerçi bu amaca ulaşılmasından sonra, yeniden bir organsal öğretim ve eğitim oluşacaktır. Fakat bu organsal öğretim ve eğitim, milli harsa ve beynelmilel medeniyete uygun olacağı için hem de çağdaş bir nitelik taşıyacaktır. Kültürel Türkçülüğün ikinci amacı ise bu öğretim ve eğitim şeklini bütün dünya Türklerine yaymaktır.
Sayfa 128Kitabı okudu
Ülkemizde öğretim ve eğitim işleri yaygınlaştıkça ahlâk bozuluyor, manevi değerler yıkılıyor, ruh hastalıkları, beyin bunalımları artıyor.
Sayfa 126Kitabı okudu
Reklam
Çağdaş terbiye ve eğitim, madde alanında kalmayarak maneviyat alanına da girmeğe kalkıştığı anda İslâm ve Türk hukuklarının alanına saldırıda bulunmuş sayılır. Milli ve dini terbiye ve eğitimin sınırlarını belirlemek ise öncekinden daha güçtür. İslâm geleneklerinin hangilerinin doğrudan-doğruya İslam dinine, hangilerinin Arap, Fars yahut Türk'e alt olduğunu göstermek köklü araştırmaları gerektirmektedir.
Sayfa 123Kitabı okudu
Biyolojide "görev organ yaratır" diye bir kanun vardır. Bu kanunu sosyolojiye uyarlarsak, "makam, kendine lâyık olan adamı yaratır" şeklini alır. Öğretmenleri yüceltmek isterseniz öğretmenliği yüceltiniz.Öğrenciliği yüceltmek isterseniz, öğrenciliği yüksek görünüz.
Sayfa 119Kitabı okudu
Öğretmenliği severek yapanlar olduğu gibi bir geçim ve ticaret aracı olarak meslek edinenler de vardır. Fakat böyleleri ne kadar kontrol edilirlerse edilsinler yararlı olamazlar. Çünkü öğrenci ancak ilim aşkına sahip olan öğretmenlerden yararlanabilir.
Sayfa 116Kitabı okudu
Aslında yaratıcı bilim yetisi edinmek, çok sayıda yaratılmış bilgiyi ezberlemekten bin kat daha faydalıdır.
Sayfa 114Kitabı okudu
Reklam
Terbiye milli kültürün fertlerin ruhundaki sonucu demek olduğuna göre, bizim ruhumuza başka milletlerin başka zamanların kültürlerinden ayrılmış kırıntılar dolacak ve biz kendi kültürümüze bir ecnebi gibi yabancı kalacağız. Oysa biz her gün, her saat o kültürün içinde yaşıyoruz.
Sayfa 111Kitabı okudu
Ruhların ölçülü uyumu, kitap ile hayat arasından, âhenkten ortaya çıkar. Bizim okuyacağımız kitaplar hayatımıza uygun olmayacağına göre bizim düşündüklerimiz duyduklarımıza hiçbir zaman uymayacak demektir. Yani fikirlerimizle duygularımız sürekli çekişecek.
Sayfa 111Kitabı okudu
İnsanı çalıştıran etkene "trade" (istek. dilek; bir şeyi yapmaya karar verme gücü) adı verilir. İrade va "vecd'e (aşk, heyecan, tutku) yahut "cehde (azim, çaba) dayanır. Çocuk oynarken, eğlenirken ruhundaki etken bi linçli tutkudur.
Sayfa 101Kitabı okudu
Bazı kışkırtıcılar, kavim evresinde aşiret örfünü, ümmet devresinde kavim örfünü, millet döneminde de ümmet örfünü yeniden diriltmeye, uyandırmaya çalışırlar. Bu kışkırtıcıların meydana çıkaracakları toplumsal düşünceler köksüz ve temelsiz olmakla birlikte, geçici sürelerle kafaları karıştırabilir, ruhları kurcalar.
Reklam
Fertler bazen toplumu kötülüklere sürükledikleri halde toplum tarafından yine de saygıdeğer görülürler. Bazen de toplumu sosyal kanunlara uydurmaya çalışmalarına rağmen kınanırlar.
Bir toplumda gerçek değerler sistemi bir çeşit olabilir Bu ise toplumun ruhunda kendiliğinden oluşan ve daima gelişme halinde olan örf (gelenek) değerleridir. Kitaplarda işlenen değerler, nereden gelirse gelsin mutlaka geçmiş zamana aittir. Şimdiki zamana örnek olacak değerler ise yalnızca örfe dayanan gerçekler olabilir. Çünkü örf, toplum vicdanında duygusallık yaratan kurallar demektir. Ölmüş değerler duyguları uyandıramadıklarından örfün dışında kalırlar.
Bağımsız olan her insan, kişisel düşünceye sahip bir fert demektir. Bir kısım resmi makamların veya örgütlerin, ödül ve cezalarda aşırıya kaçması, bu fertlerin kişiliğini yaralar. "Ennâsü alâ suluki mülükihim" (Halk padişahının yolunda yürümelidir) ve "Her çi hüsrev bikuned şirinest" (Padişahın beğendiği güzeldir) gibi sözler, yakın zamanlara kadar özlü sözlerden sayılırdı. Erdemler hiçbir zaman, resmi makamlar daki kişilerin ölçülerine göre değerlendirilmelidir.
Kamu duyguları her ne kadar toplumsal vicdanın bilinçsiz olayları ise de, bir yandan toplumun canlı kurumlarında, öteki yandan da fertlerin özlemlerinde bilinçli bir duruma girerler. Bu kişiler, bu iki türden olayları da sezgileri ile algılarlar. Eğer böyle olmasaydı, bütün fertlerin din, hukuk, ahlâk, estetik, dil, ekonomi ve sosyal bilimleri öğrenmeden toplum hayatı yaşamamaları gerekirdi. Oysa fert, kozmolojik çevrede nasıl kişinin bireysel vicdanının aydınlatmasıyla yaşayabiliyorsa, sosyolojik çevrede de toplumsal vicdanın rehberliğinde yaşamaktadır.
Ortak vicdan, toplumu meydana getiren fertlerin ruhun da oluşan bu duygular sisteminden ibarettir. Bu duyguların ortak olması ne fertlerin aynı ırktan gelmesine ne de yalnız orijinal bir fertteki doğuştan beri var olan bir yeniliğin taklit yoluyla yayılmasına bağlıdır.
61 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.