Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türkiye Rumları

Samim Akgönül

Türkiye Rumları Sözleri ve Alıntıları

Türkiye Rumları sözleri ve alıntılarını, Türkiye Rumları kitap alıntılarını, Türkiye Rumları en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
6-7 Eylül olayları
Hükümet bu saldırıların suçunu komünistlere atmaya çalışmış ancak başarılı olamamıştır. Adnan Menderes bu tezi desteklemek amacıyla Amerikalı bir “uzman” bile getirtmiş, uzman ise komünistlerin o kadar güçlü olmaları halinde, dükkanları tahrip etmek yerine devrim yapmayı tercih edeceklerini belirtmiştir.
Sayfa 210Kitabı okudu
Varlık Vergisi
A. E. Yalman anılarında Amerikalı bir entellektüel ile aralarında geçen bir konuşmayı anlatmaktadır. Bu kişi kendisine, Atatürk Türkiyesi ilkeleri olan istikrarlı ve kalkınmayı hedeflemiş bir ülke iken, neden şimdi Nazilerin kullandıkları yöntemleri taklit etmek istiyorsunuz şeklinde bir soru yöneltmiş ve birkaç yüz zengine ödetilen aşırı verginin mazur görülebileceğini, ancak ayda 25-30 lira kazanan binlerce yoksul vatandaşın 500, 1.000, 2.000 lira vergi vermeye zorlanması için aynı şeyin söz konusu olmadığını söylemiştir.
Sayfa 136Kitabı okudu
Reklam
Yunanistan'da yaşayan Türkiye Rumları
Buralarda, 1960-1980’lerin meşhur yıldızı Zeki Müren’in plaklarını, Moda’dan bahsedildiğinde ışıl ışıl parlayan gözleri gördüm. Üç kadeh rakıdan sonra, son derece düzgün bir Türkçe’yle ezbere okunan Nazım Hikmet şiirlerini dinledim. Üstelik bütün bunlar karanlık ve hüzünlü bir özlemle dolu değil, neşeli bir hava içerisindeydi.
1942’ye gelindiğinde Türkiye su götürmez bir krizle karşı karşıyadır. Kriz siyasi olduğu kadar kimliksel bir krizdir. Savaşın getirdiği ekonomik sıkıntılar doruk noktasına ulaşmış, İsmet İnönü’nün tek elden sıkı bir şekilde yürüttüğü denge politikası, devlet erkanının bir kısmının Almanların kazandığı zaferlere hayranlık beslemesine engel olamamıştır. Üstelik, 18 Haziran 1941 tarihinde Türkiye ile Almanya arasında bir de dostluk ve saldırmazlık paktı imzalanmıştır.
Sayfa 114Kitabı okudu
Gerçekler acıdır...
1984’teki şartlar, 1930 yılında, Türkiye Rumlarının İstanbul’a geri geldiği dönemdekilerden çok farklıydı: 1930’lu yıllardaki Yunanistan, 1980’li yılların Yunanistan’ına kıyasla çok daha az gelişmişti ve 1930'lar Türkiye'si 1980’li yılların Türkiye’sine kıyasla çok daha saygıdeğer bir ülkeydi.
Sayfa 329Kitabı okudu
Yunanistan 1974’ten itibaren demokrasisini her geçen gün biraz daha güçlendirirken, Türkiye anarşinin karanlığına gömülmekteydi.
Sayfa 323Kitabı okudu
Reklam
1960 yılı nüfus sayımı sonuçlarına göre
Müslümanların %39’u okur-yazardır, geri kalan %61 ise okuma-yazma bilmemektedir. Ortodokslarda okur-yazarlık oranı %69’e çıkmakta, okuma-yazma bilmeyenler %31’de kalmaktadır. Gregoryenlerin %49’u okur-yazarken, %51’i değildir. Yahudilere baktığımızda %93’ünün okuma yazma bildiğini, sadece %7’sinin okur-yazar olmadığını görmekteyiz.
Sayfa 251Kitabı okudu
Etnik ve dilsel olarak Türkler ve Kürtler, etnik ve dinsel olarak da Sünniler ve Aleviler olmak üzere, Türkiye’de birbirleriyle iç içe geçmiş iki büyük grup olduğunu söyleyebiliriz. Günümüzde Lazlar ve Çerkezler de dahil olmak üzere diğer bütün gruplar, bu grupların alt kültürleridir.
Savaşı Kemalistler kazanmıştır ve bu gerçekten de çok önemlidir. Peki ama bu savaş kime karşı kazanılmıştır? 1923’te yeni Türk Devleti’nin başına geçenler, son on beş yıldır, yaşlanmakta olan imparatorluğun farklı nüfuslarıyla savaş halinde olan kimselerdi. Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı aslında birbirlerinin devamı olarak düşünülmelidir.
İstanbul Ticaret Odası verilerine göre 19. yüzyılın sonlarında İstanbul nüfusu yaklaşık bir milyondu ve bu nüfusun %44’ünü Müslümanlar, %41’ini gayrimüslimler ve %15’ini de “yabancılar ve bilinmeyenler” oluşturmaktaydı.
Reklam
Türkiye NATO üyesi olduğu için Kore’ye asker göndermiş değildir. Türkiye Kore’ye -tıpkı Yunanistan gibi- NATO’ya üye olabilmek için asker göndermiştir.
Sayfa 169Kitabı okudu
Medenî Kanun
Laik ve dolayısıyla evrensel olan bir Medeni Kanun’un benimsenmesi ve inançlara dayalı yargı yetkilerinin kaldırılmasıyla hükümet, sosyal düzen üzerinde eski rejimden kalan Gördes düğümlerinden birini çözmüş olur. Laik hukuk sisteminin getirilmesi ile, gayrimüslim dini cemaatler merkezi iktidarın kontrolü altına girmekle kalmamış, buna ek olarak Ankara, mevcut ya da olası tüm dış müdahaleleri de sıfıra indirmiştir.
Genellikle hümanist solcular, milliyetçilerin savunduğu üniter, bölünmez, tek ve benzersiz Türkiye imajına karşı; çokuluslu, çokdilli ve çokdinli bir Türkiye’nin hayalini kurarlar ve Türkiye’nin zaten böyle olduğuna inanırlar. Türkiye ne demografik açıdan, ne toplumsal açıdan, ne de yapısal olarak Osmanlı İmparatorluğu değildir. Osmanlı İmparatorluğu bir imparatorluk olduğu için böyle bir kültürel mozaik oluşturabilmiştir. 1923 ve özellikle de 1960 sonrasında Türkiye’de artık herhangi bir mozaikten söz etmek zordur.
1964
İstanbul İl Meclisi, Rumelihisarı, Rumelifeneri ve Rumelikavağı gibi, içinde “Rum” ibaresi geçen semt isimlerinin değiştirilmesi için verilen bir önergeyi bile inceleyecektir. Rum nüfusun yaşadığı bazı semt isimleri değiştirilecek, Galata Karaköy olacak, Samatya ise Kocamustafapaşa olarak değişecektir.
Sayfa 259Kitabı okudu
Karaköy’de Rumlara ait dükkanların önlerine “İçimizdeki mikrop Rumlardır. Rumlarla alışveriş etme” yazılı pankartlar asılıyordu.
Sayfa 269Kitabı okudu
18 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.