Türkiye'nin Manzarası Sözleri ve Alıntıları
Türkiye'nin Manzarası sözleri ve alıntılarını, Türkiye'nin Manzarası kitap alıntılarını, Türkiye'nin Manzarası en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bardaktaki zifti boşaltmadan, ona billur nur doldurmak muhaldir!
Sayfa 179Kitabı okudu
MUĞLAK
İtinayla ağız yırtmaya tahsisli ama içine hapsolunduğumuz hamakat fanusunu asla yırtmaya meyilli olmayan pençelerimizle, neyi kovalıyoruz ki; neyi yakalayacağız?
Sayfa 15Kitabı okudu
Dört kişi adına açılmış ortak bir banka hesabının, dört kişinin hepsi gelmeyince işlem kabul etmeyen iktisadî hukuku gibi, hakikatli bir mesele muhasebesi de ancak, ahlaki hukuku gereği kulak, akıl, fikir ve kalp dörtlüsüyle çıkarılabilir.
Sayfa 21Kitabı okudu
Türk'ü asırlar boyunca adeta bulutlar üzerinde doğurmuş ve ruhunun tertemiz çarşafına sarmış Türk anası ve ninesi, sabah programının zincirli ve prangalı mahpusu mevkiine geçmiştir!
Sayfa 113Kitabı okudu
Allah'ın hilkatten kadın ve erkek diye iki cins yarattığı insan, şeytani marifet eliyle ya teke indirilip ya da üçe çıkartılmak istenirken, bu şeytani emelin pudralanmış ve makyajlanmış "Toplumsal Cinsiyet" hali, dindar hükümetin baş konuğu olur ve milli eğitimden akademik eğitime, aile politikalarından din eğitimine kadar ağırlanmadığı bir mahfil bırakmaz.
Neredesin Sen?
Sen! Ne salt fikir, ne salt fiil olacak ve mücerret kahramanlığını "fiile geçirilmiş fikir" olarak gösterecek gerçek kahraman, devrin çok uzak mıdır?
Sayfa 58Kitabı okudu
...Zira gri de, akın kararmışı olarak karadır ve zamanın değişmez kaidesi onu aklığa değil, kapkaralığa doğru sürükleyecektir.
Sayfa 12Kitabı okudu
False Analogy: Sahte kıyas
Çok diplomalı, Oxford mastırlı, yabancı dil okullu, yurt dışı sertifikalı, Harward doktoralı, velhasıl şişkin "sivili" ama illaki halis fikirsiz ve ulvi idealsiz kadrolar, iktidar ve muhalefet cenahında yükseldikçe memleketin gerçek bir False Analogy diyarı olarak battığını görmemek mümkün müdür?
El cevap:
Mümkündür ama bu mümkünat da, bir kaftan gibi bürünülmüş False Analogi'nin marifetidir... Dışarıda hava gerçekten soğuktur ama sahte bir sıcaklığın içinde biz terledikçe terlemekteyiz... Alçalmaktayız ama heyhat ki, yükseldiğimizi sanmaktayız...
Sayfa 41Kitabı okudu
Ak Parti.
Dava, CHP ile benzerliği sadece asgari müştereklerle tutmak ve gücün azami ölçüsünce onun icabına bakmaktı ama gelinen noktada CHP'nin çürütücü ve öldürücü dünyasıyla azami müştereklik kurma yoluna kıvrıldı.
... Müslümanlık irfan ve hikmetinin gerçek Müslümana kavrattığı şeylerin başında şu levha gelir:
"Su uyur, CHP uyumaz... "
Sayfa 25
Batılılaşmak adına milleti, kamçıladıkça kamçıladılar... Üstelik bunu yaparken, hiçbir dünya görüşüne de dayanmıyorlardı... Bir kasaba mektebinin hademesinde, bodrum katı temizlerken rastladığı ve silerken uzun uzun baktığı dünya haritasından mülhem bir "dünya görüşü" vardı da onlarda gene yoktu!
Kadına dış çizgileriyle erkekten firak vasfı veren hususiyetleri, sanki de parçalandıktan sonra gevşek tutkalla emaneten tutturulmuş bir sandalye gibidir, oturulursa anıyla tepetaklak olunacaktır, yani saçı ağaca takılsa kendi devam etmekte, takma olduğu ortaya çıkan saçı ağaçta asılı kalmaktadır, ağlasa iki gözlerinden çenesinin iki yanına doğru komandoların yüz kamuflajlarına benzer paralel çizgiler inmektedir, kaşları zaten hilkat işi değil de kalem işi olduğunu kırk metreden ele vermektedir, edası erkek karşısında fethi zor ve fatih'i tek mefkurevi bir şehir gibi değil de, fare, kedi ve köpeklerin birlikte horon teptikleri, herkese ve herşeye açık şehir çöplükleri gibidir!
Sayfa 135
Batı mitolojisinin kendi kuyruğunu yiyen ve yedikçe ölümsüzlüğü arayan Auroboros yılanını şekilde aynen, manada ise tersinden takip eden erkek ve kadın, bugünün Türkiye'sinde erkeğin kadını, kadını da erkeği yuttuğu ve hazım telakkisiyle mana ölümlerine sürüklediği bir vasata ulaşmıştır.
Sayfa 134
Kadın ve Erkek.
Bugünün kadını, bütün surları yıkılmış ve kendisi en merkezi kavşağından itibaren alenileştirilmiş bir aşikarlık diyarıdır ve onda erkek için, fethedilmek, mefkureleştirilmek ve ufki cevelanlarla aranmak namına birşey kalmamıştır.
Ya bugünün erkeği?
Onda da fatihlik edasından tek bir eda kadını, karşısında ruhi ve ahlaki surlaşma mecburiyetine gönüllü itici tek bir şahsiyet vakarı kalmış mıdır?
Elbette kalmamıştır ve karşılıklı bir mahrumiyet durumu içinde dumura uğratılan da, ne yalnızca kadın ve ne yalnızca erkek, hem kadın hem de erkek olmuştur...