Türkler ve İslam Tasavvuru kitaplarını, Türkler ve İslam Tasavvuru sözleri ve alıntılarını, Türkler ve İslam Tasavvuru yazarlarını, Türkler ve İslam Tasavvuru yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Dağdan ve bayırdan toprak açmak, iskân edilemeyecek bir halde ıssız , tenha ve vahşi bir tabiat ortasında , hırsız yatağı yerlerde yerleşmek ancak azimkâr insanlar ve hayatiyeti yüksek bir milletin yapabileceği bir iştir."
Ayrıca ilmin, yaşı ve cinsiyeti ne olursa olsun herkesten öğrenilmesi ve herkese öğretilmesi önerilmekteydi. İlim öğrenme hakkının, karı koca hakkından öncelikli olduğu, kadının kocasından veya çocukların anne babasından izin almaksızın ilim öğrenmek için seyahat edebileceği fetvası verilmişti.
Ebû Hanife henüz hayatta iken Belh, Merv, Semerkant, Tirmiz, Buhara, Cûzcân, Faryâb ve Tâlekan gibi Türk yerleşim merkezlerinin kadıları veya din bilginleri onun öğrencileri arasından görevlendiriliyordu.
"İslam'ı gönülden benimseyen ve milli bir din hâline getiren Türk milletinin, İslam uğruna gösterdikleri fedakârlık, diğer milletlerle kıyaslanmayacak kadar fazlaydı. Eğer Haçlı hücumlarına karşı, Türkler göğüs germiş olmasalardı, İslam'ın ve Müslümanların tarihi bambaşka bir şekilde gelişecekti."
"Öte yandan Türkler'in, dışarıdan gelen dinleri, ancak kendi arzu ve düşünceleriyle benimsediklerini vurgulamak gerekir. Mesela Uygurlar, Budist toyunlarını davet ederek kendi kam ve şamanlarıyla tartıştırdıktan sonra Budizm'e geçtiler."
İslam yazısında billurlaşan sanat formunu takdir eden modern resmin öncülerinden Picasso, "Benim resimde varmak istediğim son noktayı, İslam yazısı çoktan bulmuş!" demiştir.Türklerun hat sanatındaki başarıları dolayısıyla, İslam aleminde dolaşan şu söz oldukça anlamlıdır: " Kur'an -ı Kerim Hicaz'da nâzil oldu, Mısır'da okundu, İstanbul'da yazıldı. Saygılarımla...
Matûridi'nin görüşleri Semerkant'tan başlayarak Buhara, Nesef, Tirmiz, Pezdev, Serahs, Ûş, Merginan, Özgen gibi Fergana şehirleriyle, Merv, Belh, Nişabur, Cüzcan ve etrafında etkili olmaya başladı.
Asıl iman, güzelliğini ve hakikatini, kişinin kendi aklıyla ve düşüncesiyle bildiği imandır. Böyle bir imana sahip kişi, hiç kimse tarafından saptırılamaz.
Ebu Hanife ve öğrencileri, itikadi ve fıkhi sorunların çözümünde akla ve akıl yürütme yöntemlerine önem vermeleri sebebiyle, akıl(re'y) taraftarları olarak adlandırılırlar. Hanefilik İslam'ın doğu coğrafyasıyla ve özellikle Türk bölgeleriyle özdeşleşmiş bir mezheptir.
Hanefi mezhebi üzerine önemli araştırmalarıyla tanınan Alfred von Kremer'e- ... (Ona) göre Ebu Hanife'nin diğer dinlere karşı gösterdiği müsamaha ruhu, kendi zamanına göre asırlar boyu ilerisinde bir insanın varlığını ortaya koyar. Onun doktrini, İslâm dini gibi mükemmel bir dinin yüceliğini ve en üstün insani gelişme düzeyini temsil etmektedir.