Atatürk, İstanbul Yahudi Eskenazi cemaati hahamı ve Yahudi Lisesi müdürü Doktor Marküs’ü tanımak istemiştir. Marküs, Cumhurbaşkanı diş tabibi Günsberg ile beraber 7-9-1935 de saat 22 de Atatürk’ün Florya yaz kşöküne gitmiştir. Günsberg Doktor Marküs’ü, yanında yüksek şahsiyetler bulunan Atatürk'e takdim etmiştir. Reisicumhur Marküs’e iltifat etmiş, felsefe, filoloji, Ahdi Atikin ilmi kısım lan hakkında beş saat konuştuktan sonra söz Yahudilik ve Yahudiler hakkında intikal etmiştir. Atatürk, Yahudilerin Cumhuriyet. Hükümetine ve kendisine karşı gösterdikleri sadakati takdir ettiğini ve bir gün Başvekil İsmet İnönü'yü Heybeliadaya ziyarete gittiğinde geçtiği yerlerde büyük bir kalabalığın kendisini hususî ve gayet heyecanlı bir surette alkışladığmı görünce ve bu kalabalığı teşkil eden efrad kimlerdir sorunca cevaben bunlar Yahudidir diye cevap verdiler. Bunun üzerine bu alkışlardan ne için mütahassıs olduğumu anladım, zira alkışlar samimî idiler ve hakikaten kalpten geliyorlardı, çünkü Yahudiler bizim gibidir, yani Türkler ile Yahudiler arasında fark yoktur” söylemiştir .
Talmutta anbar, küpe, küfe, gibi Türkçe kelimeleri görüyoruz ki, bu kelimelerin, Museviler ile Irak Türkleri arasındaki temas neticesi olarak, İbrâniceye girmiş olmaları kuvvetle muhtemeldir.
Güney Amerika'nın Arjantin Cumhuriyeti başkenti olan Buenos Aires'te oturan Türk Musevileri, orada bulunan Türk, Arap vesaire Müslümanlarla bir Kızılay komitesi kurmuşlar ve Kızılay'a parasal yardımda bulunmuşlardır.