Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türkler'in Kültür Kökenleri

Ergun Candan

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
. ''Büyük olmak için kimseye iltifat etmeyeceksin, Kimseyi üstün görmeyeceksin, Hiç kimseyi aldatmayacaksın; İlke için gerçek idealin ne ise onu görecek, O hedefe yürüyeceksin... Herkes sana karşı çıkacaktır; Herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır; Önüne sonsuz engeller yığacaklardır, Fakat sen bunlara dayanıklı olacaksın. Kendini büyük değil, küçük, araçsız, bir hiç sayarak, Kimseden yardım görmeyeceğine inanarak, Bu engelleri aşacaksın. Bütün bunlardan sonra da sana büyük derlerse Söylenenlere güleceksin...'' Geleneksel Anadolu ruhunu; Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün işte bu sözleri sanırım yeterince yansıtabilmektedir. Söylemek istediğimizin de, Anadolu’nun da özü budur... .
. Yakut Şamanlar’ı, çakmak taşıyla yaktıkları ateşi kutsal sayarlar ve ayinlerde kullanırlardı. Altaylılar'ın ateşe karşı yaptıkları dualarda; ateşi Güneş ve Ay’dan ayrılmış bir parça olarak görürlerdi. Ayrıca ateşin Tanrı Ülgen tarafından gönderildiğine inanırlardı. Ateşi su ile söndürmek, ateşe tükürmek, ateşle oynamak kesin olarak yasaktı. Orta Asya Türkleri'nde çok yaygın olarak, ateşe bakarak kehanette bulunma adetinin varolduğunu da biliyoruz. Örneğin Manas'ın babası Cakıp Han ateşe bakıp, gelinlerinin geleceklerini anlatırdı. Yine bir başka Şamanist inanca göre; ateş her şeyi temizler ve kötü ruhları kovalardı. 6. yüzyılda Batı Gök-Türk hakanına gelen Bizans elçileri ateşler arasından geçirildikten sonra görüşmeye kabul edilmişlerdi. Başkurtlar ve Kazaklar yağlı bir paçavrayı tutuşturup hastanın çevresinde "alas... alas..." diyerek dolaştırırlardı. Buna "alaslama" derlerdi ki, bu kelime Anadolu Türkçesi'nde "alazlama" şeklinde muhafaza edilerek günümüze kadar gelebilmiştir. Ateşte temizlenme anlamına gelen bu kelime, Altay Şamanları'nın dualarında çok sık geçerdi. .
Sayfa 40-41Kitabı okudu
Reklam
. "Son araştırmalara göre örf, adet, geleneklerine ve dil yapılarına, kullandıkları aletlere bakılarak Sümerler' in Mezopotamya'ya Orta Asya' dan geldikleri, Türk olabilecekleri tahmin edilmektedir." .
Sayfa 197Kitabı okudu
. Altaylılar'ın ruh anlayışı bizim bugün Parapsikoloji ve Metapsişik çalışmalarda elde ettiğimiz bilgilerle tamamen örtüşen bir özelliğe sahipti ... Altaylılar yaşamın ve varoluşun temel yapı taşlarından biri olarak ele aldıkları ruhsal enerjinin, insanda nasıl işlediğine dair bilgilere de sahiptiler. Parapsikoloji'de "Astral Beden" kavramı Altaylılar'da "sünne" olarak isimlendirilmişti: İnsan'ın sünnesi vücuttan ayrılıp dağlarda, bozkırlarda dolaşabilir. Vücuttan ayrılıp gezinen "sünne"yi Şamanlar, mükaşefe kudretine sahip bazı adamlar ve nadiren köpekler görebilirler ... Köpek "sünne"nin yaklaştığını uzaktan, acı uluma ile haber verir. .
Sayfa 128Kitabı okudu
. Yüz, Eski Tükler'e göre insanın en önemli yeriydi. Utanç, kötülük, iyilik ve hatta kutsallık bile insanın yüzüne akseden özelliklerdi. Bu sebeple kötülerin yüzü “kara”, iyilerin yüzleri “ak” , kutsal insanların yüz rengi ise ''Gök Mavisi” olarak mitolojide sembolleştirilmiştir. Eski Türkler, Oğuz Kağan'ın doğarken yüzünün gök renginde olduğunu söyleyerek, onun gökten geldiğini ve Tanrısallığın rengini taşıdığını ifade etmek istemişlerdir. Bu tanımlamalarla; O ’nun sıradan bir kişi olmadığı ve göksel bilgilerle olan ya da olacak irtibatı, efsanenin daha başında okuyucuya aktırılmış bulunmaktadır. Gelelim Oğuz Kağan'ın ağzının “ateş rengi”ne benzetilmesine... Arınmanın, sadeleşmenin, fazlalıklardan ve astral tortudan kurtulmanın sembolü olan “Ateş”, diğer ulusların mitolojilerinde olduğu gibi Türkler’e ait diğer efsanelerde de kullanılmıştır. “Ateş Sembolü” nün bir başka paraleli de al rengidir. Yani kırmızı... Bu renk de Oğuz Kağan’ın gözlerinin rengi olarak gösterilmektedir. .
Mısır Mitolojisi'nde, ölen bir kimsenin ruhunun cennete gidebilmesi için, Anubis tarafından bir sınavdan geçirilir, ölen kişinin kalbi terazinin bir kefesine, diğer kefesine ise bir tüy konarak Anubis tarafından tartılır...Vicdanı sembolize eden kalbin, tüyle(gerçekliğin sembolü) tartılması, kişinin yaşamı boyunca gerçeklerle karşılaştırıldığında, ne kadar vicdani bir şekilde hareket edip etmediğinin sembolik bir anlatımıdır.
Sayfa 107 - Sınır Ötesi Yayınları.
Reklam
. Ezoterik tüm bilgiler Ortadoğu ve çevresindeki bölgelerde yer alan topraklar içinde, Agarta'nın yeraltı dünyasına açılan kapıları arasında ısrarla üç ayrı merkezi dile getirirler: 1- Gize - Mısır 2- Elbruz Dağı - Kafkaslar 3- Troya - Batı Anadolu Böylelikle yine bir başka gizemli üçgenle daha karşı karşıya gelmiş oluyoruz... Anadolu görüldüğü gibi bu üçgenin yine tam ortasında yer almaktadır. .
Sayfa 264Kitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.