"Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen, boşuna yorma derdi; boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı, özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna."
Çok beklemiştim. Hayatımın başı ve sonu belliydi; hiç olmazsa ortasını kaçırmamalıyım. Oyalanacak durumum yoktu. Ezberlemiş olduğum bütün şiirleri okumalıydım, bütün kavgalarımı çıkarmalıydım, bütün kuruntularımı ortaya dökmeliydim.
"-Ne yapmalı Olric?
-Özür dileyin efendimiz.
Onu ondan çok sevdiğiniz için,
Onu ondan çok düşündüğünüz için,
Yeri geldiğinde size minnettarken,
Yüzünde tebessüm varken unuttuğu için,
Kendinden korkup sizi sevmediği için,
Bunca sevgiye rağmen halâ kaçtığı için,
Yabancı bakışlarla bakmayıp
Yüreğinizin en derininden gelen
Sevgiyle onu sevdiğiniz için,
Canınızı bu kadar yaktığı için
Özür dileyin efendimiz.
-Ama Olric?
-Dileyin! Hata sizin efendimiz..
-Özür dilerim ey yâr
gönül tahtıma seni sultan
eylediğim icin.
Affet beni,
diğerleri kadar basit sevemediğim için.''