Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Babil Kitaplığı #19

Tuzdan Heykel

Leopoldo Lugones

En Eski Tuzdan Heykel Sözleri ve Alıntıları

En Eski Tuzdan Heykel sözleri ve alıntılarını, en eski Tuzdan Heykel kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
" Kederli değilim, çaresizim. "
Sayfa 65 - Kırmızı Kedi Yayınevi / "Açıklanamaz Bir Olgu"Kitabı okudu
" Canlı damlalar halinde akıttıkları gözyaşı –ki içlerinde yaşayan tek şey buydu– ellerine doğru taştığında, anladılar ki ne kelimeler, ne öpücükler, ne de teslimiyetin kendisi, birlikte ağlamanın mutluluğu kadar esaslı anlatmıyor aşkı. "
Sayfa 82 - Kırmızı Kedi Yayınevi / " Francesca"Kitabı okudu
Reklam
Güneş gözlerini acıttığı için gölgeleri savunuyorsun.
Adil olanların fedakârlıkları ve duaları evrenin çatısının özüdür.
Neyse ki maymunlar, tüm olumsuz koşullara rağmen, taklit etmeye yönelik eğilimlerinin de gösterdiği gibi öğrenmeye karşı heveslidir; esenlikli bir bellek, esaslı bir kılık değiştirmeye kadar varabilen yansıtım ve çocuktakine kıyasla daha gelişmiş bir dikkat.
Kütüphane hesaba katılmazsa, yemek odası benim gururumdu. Kadınlardan bıktığım ve şu gut illetinin azdığı zamanlarda, tek kötü huyum pisboğazlık etmektir. Bir köle bana coğrafyayla ilgili hikayeler okurken tek başıma yemek yerdim. Birilerinin eşliğinde yenen yemekleri hiçbir zaman anlayamamışımdır; dedim ya, kadınlar beni sıkıyordu, erkeklerden ne kadar tiksindiğimi ise varın siz düşünün.
Reklam
İlahi pembe aydınlığın, ayın ışığını sanki buzdan çiçekler gibi serpiştirdiği alacakaranlık sırasında, sarayın günbatısına bakan yatak odasının balkonundaydı. Bulundukları ikinci kattan, ayışığı altında sanki dağılmış bir boya gibi yoğunlaşan manzara tümüyle görülebiliyordu. Sık perdeler gökyüzündeki ufacık bir boşluktan yararlanmaları için onları iyice birbirlerine yanaşmaya zorluyordu. Yatakta yan yanayken kitap dizlerini birleştiriyor, yüzlerini yaklaştırıyor ve saçlarında biriken elektrik kışkırtıcı duyguların yarattığı baş dönmesini körüklüyordu.
Hayvanın derin ruhu, ölüm korkusuna bir de kavranılamayanın korkusunu ekliyordu. Eğer her şey aynıysa, her günkü güneş, sonsuz gökyüzü, tanıdık çöl, neden yanıyorlardı ve neden su yoktu?. Tüm doğadışı olaylar birbiriyle bağıntısız, ürkü ise kapkara, yani daha korkutucuydu. Acının verdiği esrime, bu cehennemi yağmuru yağdıran gökyüzü karşısında, felaketin kaynağıyla ilgili belirsiz bir fikre yöneltiyordu hepsini; kükremeleri, neden ıstırap çektiklerini soruyordu o korkunç şeye. Ah ... O kükremeler bu alçalmış yaratıkların hala koruyabildiği tek heybetli şeydi: Onulmaz acılarında felaketin korkunç sırrını, sonsuz yalnızlığı, sonsuz sessizliği, sonsuz susuzluğu dile getiren o kükremeler...
Ölümün yarattığı merakla altüst olsam da, beni oldukça rahatlatan zehir şişeciğini de yanımda taşıyordum. Soğuk su ve karanlık, beni artık son bulmakta olan zengin varlığımın tensel zevklerine geri götürdü. Boynuma kadar suya gömüldüm, temizliğin verdiği mutluluk ve evde olmanın getirdiği tatlı etki beni sakinleştirmişti.
159 öğeden 101 ile 110 arasındakiler gösteriliyor.