Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tüze Felsefesi Hakkında

Tüze Felsefesi konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.
0/10
0 Kişi
13
Okunma
Beğeni
403
Görüntülenme

Hakkında

Hegel'in 1820'de yayımlanan "Tüze Felsefesi" modern dünyanın tüzel, ahlaksal ve törel yapısının bir çözümlemesidir. Kitabın içeriğini anlamanın en iyi yolu içindekiler tablosuna bakmaktır. İçindekiler tablosu içeriğin raslantısal bir düzenlemesi, başka türlü de olabilecek salt bir sıralaması değil, ama nesnenin kendisinin kavramsal yapısı, konunun kendisinin dizgesel özü ya da özetidir. Kitabın kendisinin bütün bir metni yalnızca bu kavramsal içeriğin çıkarsanması, dizgenin açıklaması, yapının kendisinin aklanması için her zaman daha da iyisi üretilebilecek bir tür plastik dokudur, değiştirilebilir, daha öte geliştirilebilir, daha iyi yazılabilir, daha duru kılınabilir. Hegel Tüze Felsefesi' nde tüzel, ahlaksal, törel alanların kavramlarının salt tarihsel bir çözümlemesini yapmakla ilgilenmez. Modern Bireyi, Modern Yurttaş Toplumunu, modern Devleti zorunlu olarak, ussal olarak kazanacaklarını düşündüğü gerçek kavramsal yapıları içinde çıkarsamaya çalışır. Bu düzeye dek, Hegel'in "Tüze Felsefesi" derinliği ve ele aldığı alanın genişliği açısından Platon'un Devlet'i, Aristoteles'in Politika' sı ve Rousseau'nun Toplumsal Sözleşme' si gibi politik felsefenin birincil yapıtları ile yalnızca aynı düzlemde durmakla kalmaz, ama bu klasik çözümlemelerde eksik olan tanıtlama ve dizgesellik yanlarını da sağlar, Modern Tini kendi ussal özüne uygun ve gerçek yapısı içinde sergiler. Tüze Felsefesi'?nde Hegel bir zamanlar Batıda 'Doğal Hak' olarak bilinen Hak kavramının açınımının sunar. Hakkın doğal değil ama tinsel olması ölçüsünde 'Doğal Hak' anlatımı kafa karıştırıcı, aslında açıkça çelişkilidir, ve bir zamanlar insanın 'doğa durumu' denilen ve gene de Hak, Özgürlük, Barış, Suçsuzluk, Eşitlik vb. gibi kategorilerle süslenen bir kurguya götürmüştür. Tin alanı ile karşıtlık içinde Doğa alanı, tam tersine, Hak olmayanı ve Hakkı olmayanı, aslında içgüdü, dürtü ve itkinin fiziksel güç alanını, böylece en sonunda tin karşısında güçsüz ve haksız olanı anlatır. Sözcüğün örttüğü Kavramın ne olduğunu sorarsak, 'Doğal Hak' ile anlatılmak istenen şey doğuştan Haktır, tıpkı dışsal duyusal algı ya da deneyim yoluyla kazanılmayan ama insan doğasına özünlü olan 'doğuştan düşünceler' gibi, ya da daha yalın olarak homo sapiensi bir 'tür' yapan düşünme yetisi gibi. -Aziz Yadımlı- Alıntı; "Dünyanın nasıl olması gerektiğini öğretme konusunda birkaç söz daha eklersek, Felsefe sahneye her zaman çok geç çıkar. Dünyanın düşüncesi olarak, felsefe ilkin edimsellik gelişim sürecini tamamlayıp işini bitirince kendini gösterir. Kavramın öğrettiği şey, zorunlu olarak Tarihin de gösterdiği aynı şey, ilkin edimsellik olgunlaşınca İdeal olanın Reel olan karşısında göründüğü, ve İdeal olanın kendi için bu aynı dünyayı tözünde ayrımsadığı, entellektüel bir alanın şeklinde kurduğudur. Felsefe grisini gri üzerine boyadığı zaman yaşamın bir şekli daha şimdiden yaşlanmıştır, ve gri üzerine gri ile gençleştirilemez ama ancak bilinebilir; Minerva'nın Baykuşu uçuşuna ilkin alacakaranlığın çöküşü ile başlar." -Hegel, Tüze Felsefesi'ne Önsözden- (Tanıtım Bülteninden)
Çevirmen:
Aziz Yardımlı
Aziz Yardımlı
Tahmini Okuma Süresi: 11 sa. 47 dk.Sayfa Sayısı: 416Basım Tarihi: 2013Yayınevi: İdea Yayınevi
ISBN: 9789753970921Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 35.3
Erkek% 64.7
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Georg Wilhelm Friedrich Hegel
Georg Wilhelm Friedrich HegelYazar · 26 kitap
Günümüzde Almanya'nın güneybatısında yer alan Stuttgart, Württemberg'de doğan idealist Alman filozof. Etkisi, hem onu takdir edenler (Bradley, Sartre, Küng, Bauer, Stirner, Marx ) hem de acımasızca eleştirenler (Kierkegaard, Schopenhauer, Nietzsche, Heidegger, Schelling) gibi çok farklı konumlardaki insanlar üzerinde çok geniş bir yelpazede olmuştur. Felsefenin sürekli tartışılan sorunlarının fasit dairesinin dışına çıkmak için, muhtemelen felsefede ilk kez, tarih ve yapının önemli olduğunu ileri sürdü. Efendi-köle diyalektiği nin kavramsallaştırması öz farkındalık oluşması için ötekinin öneminin altını çizdi. Bir memurun oğluydu. Tübingen'de ilahiyat okuduktan sonra Bern ve Frankfurt'ta felsefe öğretmenliğine başladı. 1805'te Jena Üniversitesi'ne profesör oldu. Başlangıçta Schelling'in öznel idealizm felsefesine inanmış görünüyordu, sonradan kendine ayrı bir sistem kurup onun savunmasını yapmaya başladı. Kurduğu bu felsefe sistemini 'phanomenologie des Geistes' adındaki eserinde anlatmıştır. Bir süre Nürnberg'de kaldıktan sonra Berlin ve Heidelberg üniversitesinde profesörlük yaptı. Bu devrede yazdığı eserler arasında 'Mantık Bilimi' ve 'Felsefe Ansiklopedisi' dikkati çekti. Hegel'in kurduğu sisteme 'diyalektik mantık' denilir. Buna göre bir fikir(yani tez), karşısındaki başka bir tezle(anti-tezle) karışır, bundan yeni bir anlayış doğar ki buna sentez denilir. Hegel, Kant'ın felsefesine inanmakla beraber onun fikirlerini yetersiz buluyordu. Kant'ın aksine insanların her şeyi öğrenebileceklerine inanmıştı. Hegel'e göre dünya demek mantık demekti. İnsanlar mantığın sınırlarını çözdükleri anda beşerin sınırlarını da çözmüş olacaklardı. Hegel'e göre, biricik, canlı felsefe, çelişmelerin -daha doğrusu karşıtların- felsefesidir; çiçek, meyvanın ortaya çıkmasına yol açar, ama meyvenin ortaya çıkması için de, çiçeğin ortadan kalkması gereklidir. Demek ki üremenin gerçeği, hem çiçek hem meyva olmaktır. Ölüm hem ortadan kaldırmadır, hem yeniden doğuşu sağlayan koşuldur. Hegel ömrünün son yıllarını Berlin'de geçirdi. 1831 yazı ve sonbaharı boyunca süren kolera salgınının son kurbanlarında biri oldu. 14 Kasım'da kısa süren bir hastalıktan sonra aniden ölmüştür.