Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
0/10
0 Kişi
12
Okunma
Beğeni
370
Görüntülenme
Hegel'in 1820'de yayımlanan "Tüze Felsefesi" modern dünyanın tüzel, ahlaksal ve törel yapısının bir çözümlemesidir. Kitabın içeriğini anlamanın en iyi yolu içindekiler tablosuna bakmaktır. İçindekiler tablosu içeriğin raslantısal bir düzenlemesi, başka türlü de olabilecek salt bir sıralaması değil, ama nesnenin kendisinin kavramsal yapısı, konunun kendisinin dizgesel özü ya da özetidir. Kitabın kendisinin bütün bir metni yalnızca bu kavramsal içeriğin çıkarsanması, dizgenin açıklaması, yapının kendisinin aklanması için her zaman daha da iyisi üretilebilecek bir tür plastik dokudur, değiştirilebilir, daha öte geliştirilebilir, daha iyi yazılabilir, daha duru kılınabilir. Hegel Tüze Felsefesi' nde tüzel, ahlaksal, törel alanların kavramlarının salt tarihsel bir çözümlemesini yapmakla ilgilenmez. Modern Bireyi, Modern Yurttaş Toplumunu, modern Devleti zorunlu olarak, ussal olarak kazanacaklarını düşündüğü gerçek kavramsal yapıları içinde çıkarsamaya çalışır. Bu düzeye dek, Hegel'in "Tüze Felsefesi" derinliği ve ele aldığı alanın genişliği açısından Platon'un Devlet'i, Aristoteles'in Politika' sı ve Rousseau'nun Toplumsal Sözleşme' si gibi politik felsefenin birincil yapıtları ile yalnızca aynı düzlemde durmakla kalmaz, ama bu klasik çözümlemelerde eksik olan tanıtlama ve dizgesellik yanlarını da sağlar, Modern Tini kendi ussal özüne uygun ve gerçek yapısı içinde sergiler. Tüze Felsefesi'?nde Hegel bir zamanlar Batıda 'Doğal Hak' olarak bilinen Hak kavramının açınımının sunar. Hakkın doğal değil ama tinsel olması ölçüsünde 'Doğal Hak' anlatımı kafa karıştırıcı, aslında açıkça çelişkilidir, ve bir zamanlar insanın 'doğa durumu' denilen ve gene de Hak, Özgürlük, Barış, Suçsuzluk, Eşitlik vb. gibi kategorilerle süslenen bir kurguya götürmüştür. Tin alanı ile karşıtlık içinde Doğa alanı, tam tersine, Hak olmayanı ve Hakkı olmayanı, aslında içgüdü, dürtü ve itkinin fiziksel güç alanını, böylece en sonunda tin karşısında güçsüz ve haksız olanı anlatır. Sözcüğün örttüğü Kavramın ne olduğunu sorarsak, 'Doğal Hak' ile anlatılmak istenen şey doğuştan Haktır, tıpkı dışsal duyusal algı ya da deneyim yoluyla kazanılmayan ama insan doğasına özünlü olan 'doğuştan düşünceler' gibi, ya da daha yalın olarak homo sapiensi bir 'tür' yapan düşünme yetisi gibi. -Aziz Yadımlı- Alıntı; "Dünyanın nasıl olması gerektiğini öğretme konusunda birkaç söz daha eklersek, Felsefe sahneye her zaman çok geç çıkar. Dünyanın düşüncesi olarak, felsefe ilkin edimsellik gelişim sürecini tamamlayıp işini bitirince kendini gösterir. Kavramın öğrettiği şey, zorunlu olarak Tarihin de gösterdiği aynı şey, ilkin edimsellik olgunlaşınca İdeal olanın Reel olan karşısında göründüğü, ve İdeal olanın kendi için bu aynı dünyayı tözünde ayrımsadığı, entellektüel bir alanın şeklinde kurduğudur. Felsefe grisini gri üzerine boyadığı zaman yaşamın bir şekli daha şimdiden yaşlanmıştır, ve gri üzerine gri ile gençleştirilemez ama ancak bilinebilir; Minerva'nın Baykuşu uçuşuna ilkin alacakaranlığın çöküşü ile başlar." -Hegel, Tüze Felsefesi'ne Önsözden- (Tanıtım Bülteninden)
Yazar:
Georg Wilhelm Friedrich Hegel
Georg Wilhelm Friedrich Hegel
Çevirmen:
Aziz Yardımlı
Aziz Yardımlı
Tahmini Okuma Süresi: 11 sa. 47 dk.Sayfa Sayısı: 416Basım Tarihi: 2013Yayınevi: İdea Yayınevi
ISBN: 9789753970921Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Henüz kayıt yok
Reklam
100 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.