"Kimi zaman aylar geçiyor, kimsecikleri görmüyordu Julien. Sık sık gözlerini kapıyor ve belleğini zorlayıp gençliğine dönmeye çalışıyordu. Bir şato avlusu geliyordu gözünün önüne, girişim basamaklarında tazılar, silah salonunda uşaklar ve bir asma çardağının altında, kürklere bürünmüş bir ihtiyarla kocaman başlıklı bir kadın arasında, sarı saçlı bir delikanlı. Sonra birdenbire, o iki ceset çıkıyordu karşısına. O zaman yüzüstü yatağına kapanıyor, ağlayarak kendi kendine yineliyordu: :Ah, zavallı babam!Zavallı anam! Zavallı anam" Ve o iç karartıcı görüntüleri sürdüren bir uyuşukluğa kapılıp gidiyordu."
Genç kızların bu gibi durumlarda neler yaptığını hayvanlardan gördüğüyle öğrenmişti, ama aklı ve haysiyet duygusu hataya düşmesini engelliyordu. ...
Basit Bir Yürek
Yüzü ince, sesi tizdi. Yirmi beş yaşındayken kırkında gösterirdi. Ellisini geçtikten sonra ise artık yaşsız bir hal almıştı; sükuneti ve ölçülü tavrıyla, otomatik hareket eden tahtadan bir kadın gibiydi..
Karmakarışık bir acı kapladı içini. Kendini yerden yere vurdu,çığlıklar attı,Yüce Tanrı'yı yardıma çağırdı ve gün doğana dek kırlarda tek başına sızlandı durdu.
Hayatta kalmak için direnişi Julien’i çileden çıkardı. Boynunu sıkmaya başladı. Kuşun çırpınışları heyecandan kalbinin çarpmasına ve içine vahşi bir zevkin dolmasına neden oluyordu.
Hayvanın son çırpınışında güçten düştüğünü hissetti.