"Toplumun romanını yazan" ve kendi gücünü dünyaya kabul ettirmek isteyen Balzac, "ailenin romanını yazan" ve döneminin İngiliz kültürüyle özdeşleşen Dickens, "bireyin romanını yazan" ve yaşamla ölüm, dehayla çılgınlık arasında gidip gelen Dostoyevski hem birer yazar, hem de gerçek birer kişilik olarak Zweig'in bu eserinde karşımıza çıkar.
Balzac , Dickens ve Dostoyevski'den en az bir kaç kitap okumuş olmak okuma verimliliğinizi ve Zweig’ın bahsettiği şeyleri daha iyi anlandırmanıza yardımcı olacaktır. Çünkü kitap içinde çokça bu yazarların roman karakterlerinden, yazdığı eserlerden bahsedilmektedir.
bu üç yazar arasında en çok kitabını okuduğum kişi Dostoyevski'dir. onun Eserlerini o kadar zorlu şartlarda yazmış olması, o zorlu yaşam mücadelesini okudukça Dostoyevski’nin yazdığı karakterler bende daha çok yer edindi. Dostoyevski’nin karakterleri kendisiydi, onun zorlu hayatının bir haykırışıydı. Onun karakterlerinde zaman, mekan önemli değildi onlara söylettiği şeyler önemliydi.
Balzac, Dickens, Dostoyevski’yi öğrenmek, ve bir çağın ruhunu anlamak , kaleme alınan kitaplar ve karakterlerin ruhunu ve mesajlarını anlamak açısından kesinlikle okumanızı tavsiye ederim.
