En Eski Üçüncü Harname kitaplarını, en eski Üçüncü Harname sözleri ve alıntılarını, en eski Üçüncü Harname yazarlarını, en eski Üçüncü Harname yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kızdığı zaman çifte atan ve inadı ile ünlü olan eşek, attan daha akıllıdır. Kulaklarını diktiği zaman, bu, derin derin düşündüğü anlamına geliyor...Felsefe de eşek çok düşünen az konuşan insanın sembolüdür.
Eşek asla temiz ve berrak olmayan suyu içmez... Bu konuda son derece titiz; fakat esekligini yapmaktan da hiçbir zaman geri kalmaz. Eşeği bir hafta zürafa ile aynı yere kapatmışlar; bir hafta sonunda zürafa kederinden ölmüş!..
Eşekten düşen bilir, çok fena olur insan... "Eşekten düşen çapa kürek; beygirden düşen kaba döşek" atasözünün ifade ettiği şey, eşekten düşenin " eşek cennetini " boylayacağıdır.
Eşeğin Türkiye'nin kaderiyle oynadığına delil olan bir bilgi de şöyledir: Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal çocukken eşekten düşüp bir kolu sakat kaldığından Hava Harp Okulu sınavlarından elenmiştir.
Kadirli yolu Kozan'dan geçiyor. Kozanlılar Kadirlilileri dövmek için bahane arıyorlar. Kadirlili biri Kozan'dan geçerken "neden bu cılız eşeğe biniyorsun diyerek adamı fena halde hırpalıyorlar. Kadirlili ağlayarak eşeğine sarılıyor ve "kara gözlüm bu kadar akraban vardı da neden bana söylemedin" diyor.
Aşk erdemi taşıyanlara uğrayan aşk, erdemsizlere uğradığında bir "delilik" olur, hormonu çalışanın âşık olduğunu söylediği bir dünyada, aşk elimizde değildir; doğrusu, elimizden gitmiştir zaten.
Şair Eşref, Sadrazamlık da yapmış olan bir dostunu İzmir'de vali bulunduğu sırada ziyarete gider. Bekleme salonunda otururken, Vali'nin yüksek sesle: " Bu millet eşektir!..." dediğini duyar. Bu sözü bütün bir millete hakaret kabul eden ve canı sıkılan Eşref, hemen aşağıdaki dörtlüğü yazar ve odacıya verip Vali Bey'e iletilmesini rica edip oradan ayrılır:
" Ehl-i mansıbdan birisi millete eşek derse,
Red olunmaz sözü amma, bu söz elbet can sıkar
Millete eşek diyen eşek herif bilmez ki,
Sadrazamlar da, valiler de bu milletten çıkar."
Kel Hasan bir tiyatro oyununda tiradını geçiyormuş:
" Bir at olsa... Bir at olsa!"
Seyircilerden biri bağırmış:
" Eşek olsa olmaz mı?"
Kel Hasan seyirciye dönmüş:
" Niye olmasın, buyrun sahneye!"
Merzifonlu... diyordu:
- Bir eşek kitabı yazmak istiyorum. Siz Hamsinâme yazdınız ben de bir Eşeknâme yazamaz mıyım sanki.
İhsan Hamamî:
" Pekâlâ yazarsınız. Benim özel yurdumda çok hamsi çıkar, yazdım. Sizinkinden de çok eşek çıkınca neden yazmayasınız.