"Her ikisinin gözleri yerdeydi. Bir yandan yürüyüp, bir yandan konuşurken aniden eğiliyorlar ama bu arada hızlarını yitirmiyorlardı. Bir süre izmarit topladıklarını sandığımdan dikkat etmedim, ama az sonra anladım herşeyi.
Çamurlu, pislik içindeki kaldırımlardan portakal ve elma kabukları, üzüm salkımları topluyor ve bunları hemen yiyorlardı. Yeşil erik çekirdeklerinin kabukları kırılıyor ve içinden çıkan yeniyordu. Fasulye tanesi büyüklüğündeki ekmek kırıntıları, kararmış elma sapları..."