"Komşunu da kendin gibi sev." buyruğu insanın saldırganlığına karşı en güçlü savunmadır.
Buyruğu yerine getirmek imkansızdır; sevginin bu denli şişirilmesi, olsa olsa değerini düşürür.
...Çünkü insan ne kadar erdemliyse davranışları da bir o kadar katı ve şüphecidir; neticede azizliği en uç noktalara taşıyanlar kendilerini en kötü günahlar yüzünden suçlayanların ta kendisi olur.
Çünkü yoktan var edilenler
Harap olmayı da hak eder...
Öyleyse günah saydığınız her şey,
Şeytanın karıştığı türlü işler ve yıkım
Aslında benim özbeöz parçalarım.
İlkel insanın dünyadaki kaderini çalışarak belirlemenin, kelimenin tam anlamıyla kendi ellerinde olduğunu keşfetmesinin ardından diğer insanların onunla birlikte mi, ona yoksa karşı mı çalışacağı sorununu görmezden gelmesi artık mümkün değildi.
Yazı, insanların gıyabında onlara ses olmuştur; evlerse onların hâlâ her açıdan özlem duyduğu, kendilerini güvende ve rahat hissettikleri ilk meskenin, yani ana rahmininin yerini almıştır.
Çaresizlik içinde inkâra yönelerek mutluluğa bu yoldan ulaşmaya çalışan kimse, genellikle hiçbir yere varamaz.Gerçeklik ona fazlasıyla ağır gelir.Delirir ve genellikle bu sanrıdan kurtulmasına yardım edecek hiç kimseyi bulamaz.
Yaradılışımız gereği yoğun zevkleri yalnızca tezatlar sayesinde tadabilir, yeknesaklıktan fazla keyif almayız.Bu yüzden de mutlu olma ihtimalimiz daha en başından, yaradılışımız gereği sınırlanmıştır.