Genel olarak merakla okuduğum bir kitap olsa da sıkılmadığım yerler olmadı değil. Altı gün uyumayan bir adam bir arkadaşının evinde uyuyakalsa ve iki asırdan daha fazla zaman sonra uyansa hem de bir “Efendi” olarak, ne olur? Dünya bıraktığı dünya değil, insanlar başka kendisi bambaşka. Aslında konu gerçekten çok güzel, politikayı da güzel anlatmıştı fakat Wells gibi büyük bir yazarın sınırlı hayal gücüne şaşırmadığımı söylemeden geçemeyeceğim: Kitap yazıldığı sırada teknoloji tabi ki bu kadar ileri boyutta değil ama ileri bir teknolojinin sadece kablolarla olabileceğini düşünmek de bir bilimkurgu yazarına yakışan bir şey değil. Teknoloji ilerlemiş ama yollarda, merdivenlerde, evlerde kısacası her yerde kablolar var! Bilimkurgu hayal gücünü daha da zorlamaktır, başka bir yazar olsa bu kadar şaşırmazdım bu sınırlı hayal gücüne. Keyifli okumalar.
"ʜᴇᴘ ʙᴇʀᴀʙᴇʀ ɢᴇʟᴇᴄᴇɢ̆ɪ ʏᴀʀᴀᴛıʏᴏʀᴅᴜᴋ ᴀᴍᴀ ᴅᴜʀᴜᴘ ɴᴀsıʟ ʙɪʀ ɢᴇʟᴇᴄᴇᴋ ʏᴀʀᴀᴛᴛıɢ̆ıᴍıᴢı ᴅᴜ̈şᴜ̈ɴᴍᴇʏᴇ ᴢᴀʜᴍᴇᴛ ᴇᴛᴍᴇᴅɪᴋ. ᴠᴇ ɪşᴛᴇ şɪᴍᴅɪ ᴏɴᴜɴʟᴀ ᴋᴀʀşı ᴋᴀʀşıʏᴀʏıᴢ!"
"Uykudaki Uyanıyor" veya diğer bir çeviri versiyonuyla "Efendi Uyanıyor" ünlü bilim kurgu yazarı H. G. Wells'in edebiyat tarihinin ilk distopyası olarak geçen