”Okumadan geçemediğim için okuyorum, sıkılsam da okuyorum. Düşünmek için okuyorum, hayran olmak için okuyorum, eğlenmek için okuyorum. Okuyup yoruluyorum. Dinlenmek için de gene okuyorum.”
Server Bedi Külliyatı’nı okurken kitaplardaki benzerlikleri fark ediyorum. Yazarın her kitabında güçlü bir erkek karakter tasvirinin olması dikkatimi çekiyor. Tüm külliyatta olduğu gibi bu kitabı da okurken kitabın içine giriyorum. Sanki o zamanları yaşıyorum. Mesela bir telefon edebilmek için yaşanılan zorluk, acil haberin telgrafla gelmesi, İstanbul’un az nüfuslu olması, şimdi merkez ilçe olan yerlerin şehirden sayılmaması gibi ayrıntılar dikkatimi çekiyor.
Yazar aslında o zamanki halka hitap ettiği için halkın da nasıl bir beklenti içinde olduğunu gösteriyor külliyat. Günümüzdeki Instagram, TikTok gibi uygulamaları düşününce aslında pek de ilerlememiş olduğumuzu üzülerek anlıyorum.
Kitabı okurken Peyami Safa‘nın yazmak için yaşadığını ve keşke Server Bedi’nin tüm kitaplarının belli bir listesi olsa da okurken hangilerinin eksik kaldığını bilsem diye düşündüm.
Yazarı çok seviyorum fakat bu kitabı pek sevemedim, çok basit ve fazla bel altı gibi geldi bana. Bu kitapta da Server Bedi Külliyatı’nın genelinde olduğu gibi yine bir aşk hikayesi işlenmişti. Kiralık ev arayan Zihni’nin ev sahibi Esma’yla tanışması ve ona aşık olmasının ardından gelişen olaylar anlatılıyor. Kürt Hasan, Abdürrezzak, Jale karakterleriyle olaylar farklı bir seyir izlerken maalesef mantık hataları da oluyor. Ne olursa olsun kitap çok kalabalık ve gürültülü bir ortamda okunacak kadar sade ve akıcı.
İnsanlarda oluşan boşluk hissi ve kökeninden başlıyor anlatmaya yazar. Dünyanın aslında geçici bir durak yeri olduğunu ve imtihanların insana neler kattığını ayetlerle, örneklerle anlatıyor.
Kalbi iyileştirmeyi beş adımda anlatmış:
1. Acıyı teşhis etmek
2. İyileşme yolundaki engelleri kaldırmak
3. Yarayı iyileştirmek
4. Kalbi korumak
5. Acıyı tekrar tanımlamak
Olumsuz düşünmek, öz şefkat eksikliği, sosyal desteğin yokluğu, göğsünü genişletmek benim özellikle ihtiyacım olan konulardı. Özellikle manevi bir boşlukta olan herkese (bir bölümle dahi olsa) faydalı olacağını düşünüyorum. Kitap genel olarak (adından da anlaşılacağı üzere) manevi bir arınma amaçlıyor zaten.
Dağınık bir anlatımı vardı ama içerik güzeldi. Aslında yazarın ikinci kitabıymış okuduğum, bu devam kitabının ilk kitabını da okumayı düşünüyorum hatta kütüphaneme de ekledim.
Aslında kitabı çıkar çıkmaz heyecanla ve hevesle almıştım. Hatta okur okumaz incelemesini yapacak kadar yoğun hislerim de vardı fakat maalesef özetini yapabildikten sonra incelemesini yapıyorum. Bu