Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Vahiy Akıl Dengesi Açısından Sünnet

Mehmet Erdoğan

Vahiy Akıl Dengesi Açısından Sünnet Gönderileri

Vahiy Akıl Dengesi Açısından Sünnet kitaplarını, Vahiy Akıl Dengesi Açısından Sünnet sözleri ve alıntılarını, Vahiy Akıl Dengesi Açısından Sünnet yazarlarını, Vahiy Akıl Dengesi Açısından Sünnet yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Aklın özgürlüğü, hevâ ve heveslerin peşine takılmakta değil, belirli ilkeleri olmasında ve bunlara sadık kalmasındadır.
Sayfa 283Kitabı okudu
Bir esasın değişik/çeşitli şekillerde uygulanması, bir nassın farklı şekillerde yorumlanması tabiîdir ve burada belirleyici olan zaman mekan unsuru, şartlar ve meseleye olan farklı bakış açısıdır. Aynı şeye farklı açılardan bakanların, farklı görüntü elde etmeleri tabiîdir ve bu durumda elde edilen sonuç hiçbir kimse için yanlış değildir. Yanlış olan tek şey, elde edilen sonuçtan başka farklı sonuçların da olmayacağını iddia etmek, kendi sahip olduğumuz doğruyu teke indirgemek, başka doğruların da olmayacağını savunmaktır.
Sayfa 200Kitabı okudu
Reklam
Mutlak hakikat tektir ve hiçbir zaman ve mekana göre, toplumlara nisbetle değişiklik arzetmez. Fakat bu mutlak hakikatin tezahürü, başka bir ifade ile sosyal gerçekler toplumlara, zaman ve mekan şartlarına göre değişir. Dolayısıyla sosyal alanlarda “doğrunun tekliği” gibi bir zorunluluğun ve buna bağlı olarak da zorluğun bulunmadığı, bir yere kadar insanîliğin ve ona bağlı olarak da izafîliğin esas olduğu unutulmamalıdır.
Sayfa 199 - 200Kitabı okudu
İslâm şerîatının ümmîliğinden maksat, “onun genel felsefesinin kavranması, emir ve yasaklarının anlaşılması ve gereklerinin yaşanılabilmesi belli bir ilim tahsili ve ihtisası vb. gerektirmez” demektir. Bunun için ne tabiat ilimleri ne matematik ne felsefe ne de bir başka ilim tahsiline gerek vardır.
Sayfa 179Kitabı okudu
İctihâda dayalı görüş beyân etmek, ne Hz. Peygamber (s.a.) ne de sonraki müctehidler için "heva ve hevese uyma” anlamına gelemez.
Sayfa 159Kitabı okudu
Nasıl ki ümmetten bir müctehid ictihâd yapmadan önce Kitap ve sünnete başvurmak ve onlarda bulamadığına kanaat getirdikten sonra ictihâd etmek zorunda ise, Rasûlullah (s.a.) da aynı şekilde vahyi beklemek, ondan umudunu kestiği anda kendi re’y ve ictihâdı ile hareket etmek durumunda idi.
Sayfa 136Kitabı okudu
Reklam
Teşrîde çok önemli bir husus vardır. O da şudur: Vahiy yani gerek Kur'ân ve gerekse sünnet, insanlara hitap ederken, insanın fıtratında saklı bulunan cibillî motifleri dikkate alarak, dengeleyici bir üslup kullanır.
Vahyin bizatihî kendisi bir değer olmakla birlikte, gereği gibi okunup anlaşılmadığı zaman ilerlemeye engel de olmaktadır. Bu engellik vahyin özünde olmayıp, onu okuyanların gözlerinde, bakış açılarındadır. Işığı arkalarına tutan insanların kendi gölgelerinden korkmaları gibi bir şey.
Allah'ın vahyinin muayyen bir şekilde belirlenerek inmesini hazırlayan şey, insanların o şeye karşı olan beklentileri, himmet ve bilgilerinin o şeyi kabulle karşılayacak halde olması, bunun için yeterli olacak miktarın kendi aralarında yaygın ve mütedavil bir halde bulunması, sonra peygamberin (s.a.) o şeye azmetmesi ve onu Allah'tan istemesidir. Bunların bir araya gelmesi halinde, vahiy mutlaka o doğrultuda iner.
Sayfa 32 - Dihlevî, Huccetullâhi'l-bâliğa, II, 178.Kitabı okudu
(...) ibtidâî kemâlden nihâî kemâle doğru gözlenen ve giderek sır (mystere) ve mucize en aza indirilerek mümkün olduğu kadar akla daha fazla yer verilen bir tekamül süreci de yaşanmıştır. Nitekim hazır vahyin kesilmesi de, şimdiye kadar alınanın yeterli olması ve beşer aklının artık belli bir olgunluğa ulaşması ile izah edilebilir.
Reklam
Bütün vahiyler tek bir kaynaktan gelmiştir ki bu kaynak, son kutsal kitap Kur'ân'ın ifadesine göre “Ummu'l-Kitâb=Anakitap" veya “Saklı Kitâb"dır. Ummu'l-Kitâb, vahyedilen bütün kitapların esası olan Allah'ın bilgi hazinesidir.
Genellikle peygamberî vahiyler, metodik veya mütereddit bir hazırlanma tarafından ortaya çıkartılmış olmak yerine, kendiliğinden fışkırma ve sükûnet içerisinde alınma ile karakterize olurlar. Peygamberliği kehanetten ayıran işte budur.
Sayfa 17 - Joachim WachKitabı okudu
Din sabit, şeriatlar ise değişkendir. Din bütün insanların Rabbi olan Allah'a isnad edilirken, şeriatlar belirli dönemlere ve zamanlara isnad edilir.
Hatadan korunmuşluk, önder olacak zatın müptezel şehvanî duygulardan uzak yaratılması, kendisine iyinin iyiliğinin, kötünün kötülüğünün bildirilmesi (vahiy), kendisi ile şehvanî istekleri arasına Allah'ın girmesi yoluyla olur. Bu da ancak peygamberlerde gerçekleşir.
23 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.